VAHDETTİN Sultan (Vatan Haini):

Aşırı ve mecnunane arzularına tabi olmadığım için bana vatana ihanet iftirasında bulunanların bilmesi gerekir ki, dünyanın en büyük makam ve mansıbı olan "Hilafet" ve "Saltanat" makamında fiilen ve ecdadından gelen bir hak olarak oturan bir hükümdarı vatana ihanet gibi alçakça bir suça sevk edecek hiçbir emel ve ihtiras mevcut değildir. Ben o makamların şeref ve haysiyetini muhafaza için geçici olarak tahtımdan, vatanımdan, huzur ve rahatımdan ayrı düşmeyi bile göze aldım.

Bu adamlar (İngilizler) istedikleri her şeyi yaparlar. İsterlerse Ankara'ya da giderler.

Hilafet meselesinin halli 300 milyonluk İslam alemine düşecek bir büyük meseledir. Dolayısıyla şimdi ben Hilafet hakkında Ankara'da ve İstanbul'da verilen fuzuli ve cebri hükmü kesinlikle kabul etmeyerek hakkımda reva görülen iftiraları, onları yakıştıranlara büyük bir nefretle red ve iade ederek, memleketin ırk ve din ayırmaksızın bütün ahalisinin mutluluk ve refahından başka bir emeli olmayan ve adalet ve itidalin hakim olmasını isteyen müsterih bir kalp ve vicdan ve hak ve hakikatın mağlup edilemeyeceğine dair kuvvetli bir imanla sevgili vatanıma dönünceye kadar ıtır kokulu toprağının ezelden müştakı olduğum Haremeyn-i Şerifeyn'de ve şimdilik Beytullah'ın civarında vakit geçiriyorum. (Sultan Vahdettin'in 1923'te Mekke'de yayınladığı beyannamesinden)

İngiliz ulusuna karşı beslediğim sevgi ve hayranlık duygularımı babam Sultan Abdülmecit'ten miras aldım. Ümidimi Allah'tan sonra İngiltere'ye bağladım.

İstanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden İngiltere Devlet-i Fahimesine (yüce İngiliz devletine) iltica ve bir an evvel İstanbul'dan mahalli ahara (başka yere) naklimi talep ederim efendim! (16.11.1922)

İstanbul'dan ayrılmam, hesap verememekten dolayı değildir. Hiçbir kanuna tabi olmayan insanlar elinde savunma ve söz hakkı yasaklanmış bir halde hayatımı göz göre göre tehlikeye atmak gibi ilahi emrin ve akl-ı selimin kabul etmeyeceği bir şeyden kaçınmak, hem de şan sahibi müvekkilimin (Peygamber Efendimiz'in) sünnetine uymak için hicret ettim.

Şimdi bana haksız yere vatana ihanet suçu isnat edenler, hilafeti hukuk ve nüfuzundan ayırıp değiştirerek bu Muhammedi saltanatı yıkmış ve yalnız vatanlarına değil, bütün İslam alemine ihanet etmişlerdir.

Türkler dini, soyu sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür. (Sultan Vahdettin'in 16 Nisan 1923 tarihinde Mısır'da "El Ahram" gazetesine verdiği mülakattan...)

VALERY, Paul:

Bilmezler ne dediklerini... Çünkü, bilmezler ne olduklarını!

Her zaman yazabileceğimi hiçbir zaman yazmam.

Meydan boş olunca, geçen bir köpek bile büyük etki yaratır.

Sanat yapmak, çocuk yapmaya benzemez; sanat yapmak büyük bir piramit yapmak gibidir. Önce o piramiti taşıyacak olan toprağı bulacaksın, sonra piramitin oranlarını ve dengesini kuracaksın. Taş taşıyacaksın, taş taşıyacaksın; terleyeceksin, terleyeceksin.

VAMBERY, Arminius:

Bütün Türk anane ve efsaneleri, Türkler'in en eski devirlerden beri maden işleyen bir millet olduğunu göstermektedir.

VANÇİN, Ayser:

İnsan bazen yücelmek için, bazen ruhunun en diplerine dalmak için, sık sıkta nedenini bilmeden şarkı söyler. Her ne şekilde olursa olsun, duyarak ve sevinçle söyler.

VARNALIS, Kostas:

Zavallı adam, sen ruhunun ne olduğunu bilmiyor, onu tanımıyorsun. Halk, gözlerinden çok kulaklarına, gerçeklerden çok masala, var olandan çok hayale inanıyor.

VARON, Nino:

Aşk... tenle başlar, kıskançlıkla artar, toleransla uzar; hepsi bu kadar...

VAROUFAKIS, Yanis:

Bize 1967 yılında olduğu gibi tanklarla değil, bankalarla saldırıyorlar.

Geçen on yılda Yunanistan, yangınlarda ve sellerde yitirdiğinden daha çok insanını "Avrupa Birliği"nin yol açtığı trajedi yüzünden yitirdi. 2011'den bu yana 20 binden fazla insan intihar etti. "Avrupa Birliği"nin Yunanistan'a dayattığı ekonomik bunalım sebebiyle çalışma çağındaki her on Yunandan biri göç etti.

VARTANYAN, Aret:

Kaybetme korkusunu bir şeylere sahip olduğumuzu sandığımız için yaşıyoruz. Oysa ki en derinde çok iyi biliyoruz ki kaybedebileceğimiz bir şey yok, çünkü her şey emanet. Anlaşılması gereken bugün bizimle olan emanetlerin değerini bilmek...

Sevilmek, değerli olmak için sürekli bir şeyler yapmak zorunda değilsin. Seni kurallarla, şartlarla seven, seni hiçbir zaman gerçekten sevmemiştir. Sen, her şeyden önce olduğun gibi değerlisin.

Yaşam, yaşayarak öğrenilir. Duvara çarpa çarpa, düşe kalka... Söylenerek, dışarıya bağlanarak, sihirli değnek arayarak değil. Kimse ve hiçbir şey sana senin hayatını veremez.

Yetiştirdiğin meyveyi beğenmiyorsan hatayı ektiğin tohumda arayacaksın!

VASSAF, Gündüz:

Çoğunlukla, direnmek ya da yaratmaktan çok, uyum sağlamaya çalışmışızdır.

Özgürlük içinde yaşamaya cesaret edemediğimiz için, bu işi tapındığımız kahramanlara havale ediyoruz.

VAUVENARQUES, Marquis Luc de Clapiers:

Büyük düşünceler yürekten doğar.

İnsancıl olmadıkça adil olamazsın.

İnsanlar herkes tarafından, özellikle kendileri tarafından kandırılmak için dünyaya gelmişlerdir.

Zayıfların kini, dostlukları kadar tehlikeli değildir.

VEHİP Paşa:

Erler yeterli ölçüde gıda alamamaktadırlar. Erimizin güç ve cesareti, midesindedir. Mideye hizmet etmek gerekir. (Güney Grubu Komutanı - 3 Ağustos 1915)

VEHİP Paşa:

Erler yeterli ölçüde gıda alamamaktadırlar. Erimizin güç ve cesareti, midesindedir. Mideye hizmet etmek gerekir. (Güney Grubu Komutanı - 3 Ağustos 1915)

VELİDEDEOĞLU, Hıfzı Veldet:

Eğer Atatürk "Kurtuluş Savaşı"nda ve daha sonra yanılgıya düşerek tarihsel fırsatları iyi kullanmasaydı, bugünkü bağımsız "Türkiye Cumhuriyeti" yer yüzünde olamazdı. Bunu görmemek için ya bilgisizlik, bilinçsizlik veya nankörlük içinde ya da Türk vatanına ve O'nun çocuklarına karşı beslenen korkunç kin ve düşmanlığın oluşturduğu ahlaksal bir körlük içinde bulunmak gerekir!

İlk Meclis binası, "Milli Mücadele"nin sanki soluk alıp verdiği "göğüs kafesi" idi. Bu mücadelenin yüreği onun içinde çarpıyor, cepheye ve yurdun her yanına her gün inanç, yüreklilik, savaş azmi, umut ışığı oradan dağılıyordu. "Milli Mücadele" ve "Kuvayı Milliye" ruhu Türkiye'nin her yanına oradan yayılıyordu. Bu bina bu ruhun bir "füze rampası" idi.

Meclis'te çalışmak, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını çok yakından görmek benim için bir nimetti.

Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında, direniş odakları dağınık ve güçsüzdü. Mustafa Kemal'in parolası, "Kuvayı Milliye'yi amil, İradeyi Milliye'yi hakim kılmak" idi. Bu parola "Amasya Buluşması"ndan "Erzurum Kongresi"ne, oradan "Sivas Kongresi"ne ulaştı. "Sivas Kongresi"nde yurttaki bütün müdafaai hukuk dernekleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildi. "Kuvayı Milliye'yi amil, İradei Milliye'yi hakim kılmak" sloganı Amasya'dan Erzurum'a, Erzurum'dan Sivas'a, oradan da Ankara'ya ulaşarak ilk "Büyük Millet Meclisi"nin de parolası oldu.

VENEZUELLA Atasözleri:

Kadınlar gülebildikleri zaman gülerler, istedikleri zaman ağlarlar.

VENGEROV, Maxim:

Bir ailenin bir araya gelip müzik yapması harika bir gelenektir. İnsanlar birlikte müzik yaptığında, müziğin birbirlerini daha iyi anlamalarında yardımcı olduğu söylenir. Onlar, müziği insanlarla paylaşmaya muktedirdirler.

VENIZELOS, Eleftherios Kyriakos:

İmkanı olsa Türklere silahtan başka bir yol kullanabiliriz, fakat Türkler silahtan başka bir şeyden anlamazlar.

Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk milletine nasip oldu. Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.

VERCORS, Jean Bruller:

İnsan bilmediğini fark edip doğadan ayrıldıktan ve bilgisizliğe boyun eğmeyeceğine, onu yeneceğine karar verip ayaklandıktan ve baş kaldırdıktan sonra insan olmaya başladı. O halde insan baş kaldırıştır, savaştır.

VERGA, Giovanni:

Dünya böyledir işte, herkes kendi değirmenine su çekmeye bakar.

VERHEUGEN, Günter:

Türk ordusu politikayı kontrol ettiği sürece, Türkiye'yi "Avrupa Birliği" üyesi olarak düşünemiyorum. (2002)

VERİMLİ, Arif:

Her gün güzel geçmeyebilir, ama her günün içinde bir güzellik mutlaka vardır.

VERLAINE, Paul-Marie:

VERON:

Beni diğerlerinden ayıran özellik, diğerlerinin sormadığı soruları sormam ve sormaya devam etmemdir!

VESPASIANUS, Titus Flavius (Caesar Vespasianus Augustus / Vespasien):

Bir imparator ayakta ölmeli...

VIAN, Boris:

Seni sevmeyene asla sabır gösterme. Çünkü sabrının adı yüzsüzlük, fedakarlığın adı eziklik, sevginin adı kişiliksizlik olur.

VIDAL, Gore:

Bir insan eğer çok gülümsüyorsa emin olun ruhunda depremler vardır. Çünkü acıyan kalbinse kimse bilsin istemezsin.

Sen asla çocuk sahibi olamazsın, yalnızca torunlar...

Yanlış yolda yürüyeceğine doğru yolda bekle. Belki kendini kandırırsın, ama başkalarını kandırıp hayallerini yıkmazsın!

VIGNY, Alfred de:

Akıl, vücudun efendisidir.

Hiç bir insana rastlamadım ki, onda öğrenilecek bir şey olmasın.

VILLALTA, Jorge Blanco:

Atatürk yalnızca tüm zamanların en iyi komutanlarından biri değil, aynı zamanda siyaset kuramının büyük filozoflarından biridir.

VINCI, Leonardo da:

Çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için Tanrıyı ve insanlığı gücendirdim.

Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir.

Gerçek, zamanın tek kızıdır.

Görmeyi öğrenin, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark edeceksiniz.

Güzel olan herşey insanın belleğinden kaybolabilir, fakat sanatta asla...

İnsan ne kadar büyük ruhlu olursa aşkı o kadar derin bir şekilde duyar.

İyi geçen bir gün nasıl mutlu bir uyku getirirse, iyi geçen bir ömür de mutlu bir ölüm getirir.

İyi geçirilen bir ömür yeterince uzundur.

Küçük bir hakikat, büyük bir yalandan iyidir.

Resim gözle görünen bir şiirdir, şiir ise hissedilen bir resim...

VISCOTT, David:

Sonuçta başarısız olan tek insan, denemeyendir.

VITCHEK, Andre:

Savaş berbattır; ama adalet ve özgürlük için savaşılması, Batılı sömürgecilerin yarattığı sahte barışlardan çok daha iyidir.

VIVEKANANDA, Swami:

Bütün dinlerin amacı aynı, fakat öğretmenleri farklıdır.

VOLTAIRE, François Marie Arouet:

Akıllı kişilerin en büyük talihsizliği, salakların olur olmaz işleriyle başa çıkmak zorunda kalmalarıdır.

Alçakgönüllülük, gururun perhizidir.

Bağnazlar yaratmanın en bilindik yöntemi, öğretmeden inandırmaktır.

Batıl inanç ve cehaletten oluşan fanatizm yüzyıllar boyunca bir hastalık olagelmiştir.

Ben büyük adamları ancak insanlığa yaptıkları hizmetlerle tanırım.

Bir çok gerçek vardır ki herkese söylenemeyeceği gibi her zaman ağıza da alınmazlar.

Bir musibete ne kadar önem verirseniz tesiri o kadar kötü gelir.

Bir ülkenin çökmesi, bilgili insanlarının olmamasından veya olup da yetkili makamlarda bulunmamalarından kaynaklanır.

Can sıkıcı bir adam olmak isterseniz aklınıza gelen herşeyi söyleyin.

Can sıkmanın sırrı her şeyi anlatmaktır.

Çalışmak bizi şu üç beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.

Dinin ne olduğunu anlamadan önce Allah'ın ne olduğunu anlamanız gerekir.

Düşüncelerinizin tümüne karşıyım, ancak bunları söyleme hakkınızı sonuna dek savunacağım.

Eğer Tanrı gerçekten yoksa, O'nu yaratmamız gerekir.

Eğer ki bir filozof dünya üzerinde olan biteni anlamak istiyorsa önce bütün sanatların beşiği, Batı'nın her şeyi borçlu olduğu Doğu'ya dönmelidir yüzünü...

Gerçeği arayanlar, bütün insanlığın malı olur.

Gözyaşları, acının sessiz sözleridir.

Hiçbir sorun, sürekli düşünmenin saldırısından kurtulamaz.

İnanılmayacak şeylere inanıyorum demek, yalan söylemektir.

İnsan doğası gereği hayvandır; onu toplum içinde bir insan durumuna getiren uygarlık alanındaki gelişmelerdir.

İnsan zeka karşısında eğilir, ama şefkat karşısında diz çöker.

İstanbul'da bir yılda yazılanlar, Paris'te bir günde yazılanlardan azdır!

Kendini akıllı sanan herkes aptaldır.

Kendisini başkalarının kurtarmasını bekleyen kişiler, yalnızca kölelerdir.

Kim özgürlüğünü yitirmişse onu savunamadığı için yitirmiştir.

Korkaklar, kendilerinden daha güçsüz olanlara güç gösterisinde bulunanlardır.

Küçük insanların büyük gururları olur.

Para söz konusu olduğunda herkesin dini aynıdır.

Öfkeni aklınla yenemiyorsan kendini insandan sayma.

Sadece iki günümüz var yaşamak için; bu günleri de aşağılık heriflerin önünde diz çökerek geçirmeye değmez.

Sizi saçmalıklara inandırabilenler, size katliam yaptırabilirler.

Suçluları asmak onları iyileştiremez.

Tanrı'ya ettiğim dua pek kısadır: "Tanrım, düşmanlarımı gülünç duruma düşür."

Uzun bir tartışma her iki tarafın da haksız olduğunun delilidir.

Yabani uluslar dışındaki her ülke kitaplar tarafından yönetilir.

VONNEGUT, Kurt:

Biz hümanistler ölümden sonra hiçbir ödül ve ceza beklentimiz olmaksızın mümkün olduğunca edepli, dürüst ve onurlu davranmaya çaba gösteririz.

Hiçbir şartta katliamlara ve savaşlara dahil olmayın. Bu savaşlar için silah üreten şirketlerde çalışmayın. Hepimiz öyle ya da böyle düzenin içinde yaşamak zorundayız. Ama bizden farklı oldukları için insanları öldürmek zorunda değiliz. İnanmadığınız hiçbir partiye oy vermeyin, cinayetlerin ortağı olmayın.

Ölü ya da diri tüm kişiler rastlantısaldır, dolayısıyla yorumlanmamalıdırlar.

Yazarın işi bir yabancının vaktini, o vakit boşa harcanmış gibi hissetmeyeceği şekilde kullanmaktır.

VOROSHILOV, Kliment:

Türkler, vatanlarının cümle kapısını kahramanlıkla müdafaa ettiler.

VURAL, İbrahim:

Anadolu coğrafyası milletler mezarlığıdır. Bağımsız ve güçlü olmayan yaşayamaz!