CAAN, James:

Çıplak göğüs modasından nefret ediyorum. Bir hediye almanın en güzel anı, paketi açmaktır.

CAESAR, Gaius Julius:

En büyük düşman, en son bakacağın yerde saklanacaktır.

Zaferlerin babaları çoktur, yenilginin hemen hiç yoktur.

CAFER-İ Sadık:

Bir kardeşinden sana kötülük gelir, hakkında fena bir söz söylerse sakın üzülme. Şayet O'nun dediği doğru ise, yaptığının cezası dünyada iken verilmiş, geleceğe kalmamış olur.

Kötü biriyle arkadaşlık eden beladan kurtulamaz, kötü yerlere giden töhmet altında kalır, diline sahip olamayan pişman olur.

CAHİDİ, Ahmed:

Her neye baktım ise ibret göründü gözüme, akıllı isen can kulağın aç, nazar kıl sözüme, bir değirmendir bu dünya, öğüdür bir gün bizi...

CAHUN, Léon:

İnsanlar arasında Türkler, anlayış bakımından sonuncudurlar. İnançtan ötesini kavrayamazlar ve anlamaya da çalışmazlar.

CALCUTA, Teresa de (Mother Teresa):

En büyük hastalıklardan biri de hiç kimse için kimse olmamaktır.

CALLOWAY, Bertha:

Rüzgarın yönünü değiştiremeyiz belki, ama yelkenlerimizin yönünü değiştirebiliriz.

CALTHORPE, Somerset Arthur Gough:

Binbaşı Noel Kürt şefleri ile görüş birliğine varırsa bundan faydalar sağlayacağını söylüyor. Kürt şeflerinden İstanbul'da (Seyit) Abdülkadir ve Bedir Han daha az önemli kimselerdir. Bunlar şüphe uyandırmamak için Noel'den ayrı olarak Kürt bölgelerine gidecekler... Kürtler henüz Mustafa Kemal'e karşı ayaklanmadı ama Noel bunu sağlayacağından emin.

Türk Hükümetine, Mustafa Kemal'e yasa dışı bir insan muamelesi yapması için ısrar edeceğim.

Türkiye'de durum vahim. Türkler batılılardan ümit kesip kendilerine güvenme çerçevesinde toplanıyorlar, acilen halkın güveni kırılmalıdır.

CAMARA, Hélder:

Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise bana komünist diyorlar.

CAMBON:

Türklerin hiçbir kaynakları yoktur derken yanılıyorsunuz. Şayet Türkler kızarlarsa, Yunanlıları İzmir'den denize dökerler.

CAMİ, Nureddin Abdurrahman:

Ben annemi nasıl sevmem ki, O beni bir müddet cisminde, uzun zaman kucağında, ölünceye kadar da kalbinin şefkat köşesinde taşımıştır.

CAMPBELL, Joseph:

Hayatın anlamını bulmaya çalışıyorsanız, aradığınız kendinizdir.

CAMUS, Albert:

Başardığımız her iş bizi köleleştirir... Çünkü daha iyisini yapmaya zorlar!

Başkaldıran insan, hayır diyen insandır!

Bir insan söylediği şeylerden çok, söylemedikleriyle de insanlaşır.

Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın!

Çağdaş siyasi toplum, "insanları umutsuzluğa düşürme makinesi"dir.

Çocuklara işkence yapılan bu dünyayı sevmeyi, ölünceye kadar reddedeceğim.

Demokrasi çoğunluğun kanunu değil, azınlığın korunağıdır.

Din adamları ve politikacılar aklımızı karmaşık ahlaki sistemlerle karıştırmaya çalışırlar ve bu yüzden basit şeyler, olduğundan daha karışık gözükür hepimize. Oysa siyaset ve felsefe yerine futbolun basit ahlakına bakmak yeterlidir.

Futbol olmasa dünya çok daha gri, kurşuni ve acımasız olurdu.

İnsan eninde sonunda her şeye alışır.

İnsan, ne ise o olmayı reddeden tek yaratıktır.

İnsanlar için en ideal düzen, onların mutlu olduğu düzendir.

Kışın ortasında içimde yenilmez bir yaz buldum.

Mitler, hayal gücü onları canlı tutsun diye vardır.

Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür.

Sizi yıpratan insanlardan sessizce uzaklaşın!

Yaşamanın tadını çıkarmaktan korkana aptal derim.

Yaşamdaki en önemli sorun, insanların arasına nasıl sızılacağını bilmektir.

CANETTI, Elias:

Eğer gelecek hakkında daha çok şey bilseydin, geçmişi taşımak daha da zorlaşırdı.

İnsanı, bilinmeyenin dokunuşundan daha çok korkutan hiçbir şey yoktur. İnsanların etraflarında yarattıkları bütün mesafelerin nedeni bu korkudur.

Kim ki hayvanlardan çok bahsediyorsa, insanlar adına utanıyordur!

Kişi, öteki insanlardan uzaklaştığı ölçüde hakikate yaklaşır. Günlük yaşam yalanlardan kurulu, yüzeysel bir düzendir.

Lanet olsun öç almaya; en sevdiğim kardeşimi öldürseler bile öç almak istemiyorum, başka insanlar istiyorum.

CANSEN, Ege:

Çabuk çıkan, çabuk iner.

Kollektif haklar arttıkça, bireysel haklar azalır.

Sebeple sonuç birbirini kovalar.

Teşhirin rantına tamah eden, saygınlığından ödün verir.

CANSEVER, Edip:

İnsanın insana verebileceği en değerli şey yalnızlıktır.

Mutluluk bir kibrit çöpü, artık ne kadar yanarsa...

Sanki bu yüzden kimseler görünmüyor ortalıkta, utançlarından
Utancı bilerek yaşamak korkunç
Daha korkuncu da var: Utancı bilerekten yaşatmak
Gördük hepsini işte, daha da görüyoruz...

Şiir, şairin kişiliğine sıkı sıkıya bağlıdır.

CANTACUZINO, Alexandrina:

Dünya'da yeni bir dönem başlatan Atatürk, Türk kadınına verdiği haklarla anayı hak ettiği yüksekliğe eriştirdi. Batı'ya verdiği bu dersin unutulması mümkün değildir.

CANTONA, Eric:

Martılar, kendilerine sardalya atılacağını zannettikleri için balıkçı teknelerini takip ederler.

CAO, Cao:

Savaş arabası sürücülerinin eski bir kuralı şöyle der: "Onları üç taraftan kuşatın, bir tarafı ise kurtuluş yolu olarak bırakın."

CAPA, Robert:

Savaş fotoğrafçılığına "İspanyol İç Savaşı"nda başladım; ardından "İkinci Dünya savaşı"nı yaşadım. Bunlar bittiği zaman işsiz bir savaş fotoğrafçısı olmaktan mutluydum. Umarım hayatımın sonuna kadar işsiz bir savaş fotoğrafçısı olarak kalırım.

CAPONE, Alphonse (Al Capone):

Büyük aile toplantılarında daima en azılı düşmanınızın yanında durun.

Sadece güzel bir sözle alabileceğinizden çok daha fazlasını, güzel bir söz ve bir tabancayla alabilirsiniz.

CAPOTE, Truman:

Tüm edebiyat, dedikodudan ibarettir.

CAPUS, Alfred:

Büyük adam olmaya lüzum yok, sadece adam olalım yeter.

Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez!

CARACO, Albert:

Tanrı'ya itaat ettiğimizi sanırken, aslında insanlara itaat ediyoruz.

Tek bildiğimiz şey, eğitmek iddiasında olduklarımızı barbarlaştırmak, onları hayata hazırlar gibi yaparak hayat karşısında silahsız bırakmak...

CARLIN, George:

Barış için savaşmak, bekaret için sevişmeye benzer.

Bazı insanlar olanları görür ve "neden" diye sorarlar, bazıları da olmayanları hayal eder ve "neden olmasın" diye sorarlar. Bazı insanlar ise işe giderler ve soru sormaya ayıracak zamanları olmaz.

Bütün işi tırtıl yapar, ama şöhreti kelebek kazanır.

Büyük gruplar halindeki aptal insanların gücünü asla hafife almayın.

Çocuklarınıza sadece okumayı öğretmeyin, onlara okuduklarını sorgulamayı öğretin. Öğrendikleri her şeyi sorgulamayı öğretin.

Daha yüksek binalarımız, ama daha az sabrımız var; daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyor, ama daha az hoşnut kalıyoruz. Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var. Çok fazla alkol ve sigara tüketiyor, savurganca para harcıyoruz. Çok az gülüyor, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz. Çok geç saatlere kadar oturuyor, yorgun kalkıyoruz. Çok az okuyor, çok fazla TV izliyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz, çok sık nefret ediyoruz. Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık. Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık. Havayı da ruhumuzu da kirlettik. Atoma hükmedebildik, ama önyargılarımıza edemedik!

Hükümetler, eleştirel düşünebilme kapasitesi olan bir insan toplumu istemezler. Onlar ancak makinayı çalıştırabilecek kadar zekası olan ve içinde bulundukları durumu edilgin bir şekilde kabul edecek kadar aptal olan itaatkar işçiler isterler yalnızca...

Müziği duyamayanlar, dans edenlere deli gözüyle bakarlar.

CARLYLE, Thomas:

Asıl işimiz uzakta bulanık duranı değil, yakında berrak duranı görmektir.

Bizim hayattaki en önemli işimiz; belli belirsiz, puslu şekilde uzaklarda bulunan şeyleri görmeye çalışmak değil; gözümüzün önünde apaçık halde duran şeyler için ne yapacağımıza karar vermektir.

Bugünün gerçek üniversitesi, bir kitaplıktır.

Deneyler, en iyi öğretmenlerdir. Yalnız okul masrafları biraz çoktur.

Her gün değişiyoruz; düşüncelerimizle eserlerimiz nasıl aynı kalabilir?

Hiçbir iyi kitap gerçek yüzünü birdenbire göstermez.

CARMICHAEL, Amy:

Sevmeden verebilirsiniz ama, vermeden sevemezsiniz.

CARNEGIE, Andrew:

Burada kendisinden daha akıllı insanları çalıştıran birisi yatıyor. (Mezar taşından)

CARNEGIE, Dale:

Bütün boş zamanınızı gazeteye bağlamayın, ona vereceğiniz zamanın yarısını ayırarak size yeni bir şeyler öğretecek kitapları okuyun.

Dinlemek, gösterebileceğimiz nezaketlerin en yükseğidir.

Eğer kendisi tırmanmak istemiyorsa, hiç kimseyi merdivenden yukarı itemezsin.

Haksız eleştiri çoğunlukla biçim değiştirmiş övgüdür.

İnsanlar, olağandışı bir iş yapmaya zorlanamazlar. Ancak kendileri isterlerse olağandışı işler yapabilirler.

Kendine yardım etmek istemeyen insanlara yardım etmeye çalışmanın hiçbir anlamı yoktur.

Paylaşılmadığı sürece, dünyanın en parlak fikirlerinin bile bir anlamı kalmaz.

Tanrı'nın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken... Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumakla yargılamak hakkına sahip oluyoruz?

Unutma, bugün de endişe ettiğin dünün yarınıydı.

Yaşım ilerledikçe insanların ne dediklerine daha az dikkat eder oldum, yalnızca ne yaptıklarını izliyorum.

Yemine gerek görmeyecek kadar sözlerine sadık ol.

CARNOT, Nicolas Leonard Sadi:

Özgür bir ülkede yaygara çok, ızdırap az; baskı altındaki bir ülkede ise yaygara az, ızdırap çoktur.

CARR, William:

Almanya'nın felaketi tek başına Hitler değildir. Alman felaketinin sorumlusu, bir Hitler yaratan ve kendi kaderini O'nun ellerine kendi isteğiyle teslim eden Alman halkıdır.

CARRA, Jean Louis:

Türkler hıristiyanlığın, sanat ve bilimin doğal, ezeli ve yeminli düşmanıdır. Bu nedenle onları Avrupa'dan kovmak gerekir. Ancak, önce taksim konusunda anlaşılmalıdır.

CARREL, Alexis:

Bir insanın hayatı onun karakteridir.

CARREY, Jim:

Umarım herkes bir gün zengin ve ünlü olur da hayalini kurduğu her şeye kavuşur, böylece asıl gereksinmesinin bu olmadığını anlar.

CARTER, Jimmy:

Petrole uygulanan ambargo, doğrudan Ortadoğu petrollerini kontrol altına almak için yapılmış bir harekettir. Bundan böyle, yabancı bir gücün "Basra Körfezi"ni kontrol altına almak için atacağı her adım, Amerika Birleşik Devletleri'nin hayati çıkarlarına karşı yapılmış bir tehdit olarak görülecektir. (23 Ocak 1980)

Petrole sahip olmak, aynı zamanda güce sahip olmaktır.

CARUS, Titus Lucretius:

Karanlık cehennem de yoktur ölümden sonra,
Hep yeni kuşaklar yaratacak madde vardır.
Uygun yaşam süreleri tamamlandığında
Onlar da gidecektir, onlardan sonra gelenler de.
Her şey birbirinden doğmuş olacak böylece,
Kimse el koyamaz, sahip çıkamaz yaşama...

CASALS, Pablo:

Bir insan hayranlık duyup sevebildiği sürece sonsuza kadar genç demektir.

CASSERES, Benjamin de:

Ümit, dünün yaraları üzerine giydiğimiz rengarenk çocuk pijamasıdır.

CASTILLO, Michel del:

Gerçek polis öyle davranmalı ki, insanlar boyun eğmek istesinler; işte gerçek polisin ülküsü...

CASTRO, Fidel:

ABD ve AB destekli Türkiye'deki olayları yakından izliyorum. Sizin orada PKK öncülüğünde süren Kürt hareketi, ABD'li Yankee'nin petrol bekçiliğidir. (1994)

Asıl devrimci, Mustafa Kemal Atatürk'tür. Ben bir devrim yaptım, ama O'nun yaptıklarını asla başaramazdım. Sakın kendinize başka esin kaynağı aramayın.

Az gelişmişlik, başka şeyler arasında, öğrenme eksikliği ve öğrenme olanağı eksikliğidir. Bundan ötürü az gelişmiş dünyanın acıklı eğitsel ve kültürel sorunları, genel toplumsal ve ekonomik durumlarından soyutlanamaz.

Bir katil ve hırsızın başbakan olduğu bir cumhuriyette, dürüst insanların yerinin ya mezar ya da cezaevi olduğunu anlayabilmek zor olmasa gerek...

Biz devrimciler asla emekli olmayacağız.

Biz, devrimciliği Atatürk'ten öğrendik!

Biz diğer ülkelere doktor göndeririz, asker değil!

Biz yenilirsek kalkar yine deneriz, diktatörler yenilirse sonları olur!

Bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır devrimci Kemal Atatürk... Sağdan sola doğru yazılan Arap harfli alfabeyi bırakıp, soldan sağa doğru yazılan abece'ye geçilen harf devrimi başta olmak üzere bir dizi çağdaş ve aydınlanmacı Cumhuriyet devrimini bu kadar kısa sürede biz başaramazdık.

Büyük bir deha ve komutan olan Kemal Atatürk'ün kıymetini bilin ve kendinize başka önder, yol ve yordam aramayın...

Çocuklara ağaç dikmesini öğretin. O zaman ağaca zarar verdi diye cezalandırmaya gerek kalmaz.

Çok yakında 90 yaşıma basacağım. Hiçbir zaman aklımdan böyle bir şey geçmezdi. Bu benim zorlayarak başardığım bir şey değil, kaderin bir cilvesi. Çok yakında ben de diğer herkes gibi fani olacağım. Hepimize sıra gelecek. Fakat bu gezegende bir kanıt gibi, Küba'nın komünist idealleri kalacak! (20.04.2016, "Küba Komünist Partisi 7. Kongresi"nde yaptığı veda konuşmasından)

Devrimci Mustafa Kemal Atatürk varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar? Devrimci Atatürk bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır.

Diğerleri lüks otomobillere binebilsin diye, neden bazı insanlar çıplak ayakla yürümek zorundalar? Diğerleri 70 yıl yaşasın diye, neden bazı insanlar 35 yıl yaşamak zorundalar? Diğerleri müthiş şekilde zengin olsun diye, neden bazı insanlar berbat bir şekilde yoksul olmak zorundalar? Ben bir parça ekmeğe bile sahip olamayan dünya çocuklarının adına konuşuyorum.

Eğer devrim, köylülerin ruhsal ezikliğine ve herkesten kopmuş yaşamlarına bir çare bulamazsa, başarısızlığı kaçınılmaz olur. Devrimin ve devrimcilerin yapması gereken şey, bu insanların ta içine girmek, onların iliklerine işlemek ve bu halkı yeniden insan düzeyine getirmektir. Yoksa devrim ha olmuş ha olmamış, ne çıkar?

Eğer düşmanın sana ödül veriyorsa, sende bir puştluk var demektir.

Eğer tutku ve onurla çalışılırsa insanların ihtiyacı olan refah ve kültür üretilebilir. Bunu elde etmek için yutkunmaksızın mücadele edeceğiz. Latin Amerikalı kardeşlerimize ve dünyaya Küba halkının kazanacağını iletmeliyiz. (20.04.2016, "Küba Komünist Partisi 7. Kongresi"nde yaptığı veda konuşmasından)

Eğitimin başta gelen görevi öyle bir insan, öyle bir halk yaratmak olmalı ki; bu yeni insan, bu yeni halk bir yandan geçmişin kalıntılarını üstünden silkip atarken bir yandan da yüksek bireysel ve toplumsal yaşam koşullarını bilinçli bir şekilde yaratmak yetisine sahip olsun. (06.07.1974, "Çocuk Günü" konuşmasından...)

Gelmiş geçmiş en büyük ahlaksızlık emperyalizm ve kapitalizmdir.

Güçlükler karşısında boyun eğmek veya bozgunculuk asla bizim karakterimiz olmamıştır.

İnsanlığın düşmanları her adımlarını ölçüp biçerek atıyorlar. Özellikle aklında sadece kar hırsı ve hammadde olan, insanlığın ortak değerlerini gözardı eden ABD emperyalizmi...

İsrailli gençler şerefsiz ölümle yüz yüze. (17.07.2014, İsrail'in Gazze saldırısı sonrası...)

İsteklerimizin kabulü için savaşım vermekten başka seçeneğimiz yok. Biz, insanlığın büyük çoğunluğunu oluşturuyoruz. Haklarımız ve çıkarlarımız sürgit ayaklar altında çiğnenemez.

Küba burada! Küba asla boyun eğmeyecek. Küba bugün burada, Latin Amerika'nın ve bütün dünyanın önünde, tarihi bir söz vererek vazgeçilmez parolasını onaylamak için toplandı: Ya özgür vatan ya ölüm! (2 Eylül 1960 tarihinde Küba'nın ABD'den bağımsızlığını 'Devrim Meydanı'nda tüm dünyaya duyurduğu konuşmasından)

Küba halkının, daha önce hiçbir zaman sahip olmadığı hakları almaya çalışıyoruz. Köylülerin toprağa ve toprağı işleyecek araçlara sahip olması için savaşıyoruz. Ülkemizin siyasal anlamda da, ekonomik anlamda da özgür olması için savaşıyoruz. Ya vatan ya ölüm! (1958)

Neslimiz var olduğu sürece, her kişinin iyimser olmak ve faşizmle savaşmak gibi bir görevi vardır.

Özellikle "Üçüncü Dünya" halkları için nesnel olarak umutsuz ve karanlık görünen bir geleceği, ancak herkesin olağanüstü çabası ve yürek ile kafa gücü desteğiyle göğüsleyebiliriz.

PKK, yankilerin petrollerinin bekçi köpeğidir.

Sadece birkaç bin yıl içinde insanoğlu tarafından gerçekleştirilen sayısız hayallere ve geliştirilen uygarlığa acıyorum.

Soygun felsefesine son verirseniz, savaş felsefesi de ortadan kalkar.

Umarım ve dilerim ki Kürt hareketi Yankee'nin petrol bekçiliğine soyunmaz. Ancak, gördüğüm kadarıyla bunlar ABD'ye bağımlı, ABD'nin kontrolünde hareket ediyorlar. Kürtlerin hareketi bağımsızlık değil, ABD'ye bağımlılıktır. (08.03.1997, Türk heyetine yaptığı konuşmadan)

"Üçüncü Dünya" ülkelerinin birliği kesinlikle gereklidir.

Zararı yok, beni mahkum edin; önemli değil, tarih beni aklayacaktır.

CATHERALL, Arthur:

Öğrenmenin üç kaynağı vardır; çok görmek, çok acı çekmek, çok çalışmak...

CATO, Marcus Porcius:

Aptallar akıllılardan pek az şey öğrenir. Ama akıllılar aptallardan çok şey öğrenirler.

Julius Caesar'ın zaman zaman "Senato"yu hiçe sayan davranışlarından rahatsız olan üyelerden biri, Caesar'ın uzun bir seferde olmasını fırsat sayarak, kürsüye çıkıp yakınınca filozof Cato şöyle bir yanıt vermiştir: - "Neden yakınıyorsunuz? Eğer Romalılar koyun olmasaydı Caesar kurt olabilir miydi?"

CAYCE, Edgar:

Atlantis gibi Mu kıtası'nın da batmasına neden olan etken, Atlantisliler'den satanik yol mensuplarının, ellerindeki nükleer güçleri yıkıcı amaçlarla kullanmaları yüzünden yer kabuğunun dengelerini bozmalarıydı.

CEBECİ, Zeynel:

Bir topluma vicdansızlık çökerse gözlerine de hakikati göremeyecekleri bir perde iner.

Erdemli, onurlu yaşamak kuru kuyudan su çıkarmak kadar zordur, ama güzeldir.

Halk erdemi kaybedip de yalnız ekmeğe bakarsa puta bile tapar. Çoğunluğun gittiği yol her zaman doğru yol; arkasından ekmek adına yürünen kişi de her zaman doğru kişi değildir.

Her iyilik bir başka iyilikle gönendirir. Her kötülük ise bir başka kötülükle felakete gönderir.

Her yaşam bir başka yaşamın anasıdır. Her kötülük bir başka kötülüğün tarlasıdır.

İnsanların doğru için mücadele yerine rahatı, rehaveti seçmesi suyun akış yönünde yüzmek kadar kolaydır.

Kralın vereceği zenginlikle yaşamak yerine masumu korumak adına fakir yaşamak daha güzeldir bu dünyada...

Ne boylu ardıçlar minicik kuşlardan büyük, ne de minicik kuşlar boylu ardıçlardan zengindir.

Susmak, içini dinlemektir. İçini dinlersen önceden bilinen bir cevabı olmayan sorulara kendin cevap bulursun.

Vicdan, insanın gözüdür. Kötü bu nedenle kördür, bakar da görmez.

Yaşamlar karşılıklıdır. Her yaşam bir başka yaşama bağlıdır.

CEBESOY, Ali Fuat:

Sultan Abdülhamit en zorba hükümdarlardan biriydi. Memlekette hürriyet yoktu. Biz genç Harbiyeliler, "Fransız İhtilali Beyyanamesi"nde insan hak ve hürriyetlerine verilen önemi okumuştuk. Bunun için mücadeleye Harbiye sıralarından başladık.

CEM, İsmail:

Çok ileri bir tarihte
Çok yaşlı olarak
Sessizce ayrılmalıyım
Kimseye pek gözükmeden
Ve kimseyi rahatsız etmeden.

Masamın üzerinde
Dünden kalan işler
Tamamlanmamış yazılar
Okunmayı bekleyen mektuplar
Ve anılar ve umutlar.

Filleri kuyruğundan çekerek
Tepeleri aşırtmaktı görevim
Günler bitti filler tükenmedi
Ben elimden geleni tamamladım
Gerisini siz tamamlayın.

Boşa geçmedi hayatım
Daha fazlası olabilirdi ama
Buna da şükür demeliyim
İşte sevgili dostlar
Ben böyle veda etmeliyim.

CEMAL, Ahmet:

Türkçe dosyası yaşamın hiçbir aşamasında kapanmaz.

CEMİYET-İ MÜDERRİSİN (Medrese Hocaları Cemiyeti):

Kuva-i Milliyeciler kudurmuş haydutlardır.

CEMSU, Filiz:

Masumiyet bilincin en saf halidir.

Masumiyetine sahip çıkan bir toplumun bileğini kimse bükemez!

CENGİZ Han:

Ben sizin Han'ınızım, bu da benim Han'ım... (Kadın dövmek ne yazık ki Türklerin Arap kültürü ile karşılaşmasından sonra başlamış bir olaydır. Türk kültür ve örfünde kadın her zaman el üstünde tutulurdu. Cengiz Han'ın eşi için söylediği yukarıdaki söz ile dilimize yerleşmiş bulunan "hanım" kelimesi de kadına karşı duyulan saygıyı yansıtmaktadır. Kadın, evin "Han"ıdır.)

Nerede Türk varsa, oraya kadar git! (Komutanlarından Sabutay'a Emri)

Önce karşımdaki düşmanı değil, arkamdaki düşmanı yenmek zorundayım.

CEPKİN, Hayko:

Gözlerimi siyaha boyadım diye dinsiz muamelesi gördüm. İnsanlar kalplerini siyaha boyamış, kimin umurunda?

CERVANTES, Miguel de:

Açlık, dünyanın en güzel salçasıdır.

Ah hafıza, huzurumun baş düşmanı...

Bütün acılara dayanılır, yeter ki ekmeğin olsun.

Dürüst bir kadının güzelliği ateşe benzer, yaklaşmayana hiçbir zararı dokunmaz.

Her parlayan altın değildir.

İyi bir ağaca sarılan gölgesiz kalmaz.

Kalem aklın dilidir.

Kuru pantolonla balık tutulmaz.

Namuslu adam erken evlenir, akıllı adam hiç evlenmez.

Namuslu davranmak en iyi siyasettir.

CESAIRÉ, Aimé:

İşleyişinde ortaya çıkan sorunları çözemeyen bir medeniyet, çöken bir medeniyettir.

CEYLAN, Eyüp:

Her şeyin temeli sevgidir, sevgiyle yaşatılır birliktelik...

CHAMFORT, Sebastien-Roch Nicolas:

Gençken bilgi ağacını dikmesek, yaşlandığımız zaman gölgesine sığınacak bir yerimiz olmayacaktır.

Kadın, insanın gölgesi gibidir; kovalarsanız kaçar, kaçarsanız kovalar.

CHANDLER, Raymond:

İlk öpücük sihirli, ikinci öpücük samimi, üçüncü öpücük rutindir.

CHANEL, Gabrielle Bonheur (Coco):

Bir kadın hak ettiği yaştadır.

Erkeklerin çocuk gibi olduklarını anladığınız an her şeyi bildiğinizi anladığınız andır.

CHAPLIN, Charlie:

Amacınız zarar vermekse güce ihtiyacınız vardır, diğer her şey için sadece sevgi yeterlidir.

Benim acım birinin gülüşüne sebep olabilir; ama benim gülüşüm, asla birinin acısına sebep olmamalı...

Çok fazla düşünüp çok az hissediyoruz!

Din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım!

Konuşursam beni sadece İngilizce bilenler anlayacak; ama sessiz bir filmi herkes anlayabilir ve dünya Amerika'dan ibaret değil...

Nefret etmeyin! Yalnızca sevilmeyenler nefret ederler. Sevilmeyenler ve doğaya aykırı olanlar...

Sizi koyun yerine koyuyorlar! İnsanlıktan çıkmış, beyni ve kalbi makineleşmiş kişilere teslim olmayın. Siz ne makine ne de koyunsunuz; sizler insansınız!

Zaman en iyi yazardır, her zaman mükemmel sonu yazar.

CHAPMAN, George:

Gençler, yaşlıların aptal olduklarını sanırlar; ama yaşlılar, gençlerin aptal olduklarını bilirler.

CHAR, Rene:

Kalemi bırakıp silahı kuşanmak gereken zamanlar vardır.

CHARLEVAL, Charles Faucon de Ris:

Ey aşk!.. Diğer duyguların tümü, senin acıların kadar değerli değil.

CHARLOTTE Kuramı:

Zenginlik çok şeye sahip olmak değil, az şeye gereksinim duymaktır.

CHARRIERE, Henri:

Ne kadar hızlı koşarsan koş, asla vicdanından kaçamazsın.

CHARTIEN, Emile:

Hiçbir şey bir fikirden daha tehlikeli değildir. Eğer o fikir sahip olduğunuz tek fikirse...

CHATEAUBRIAND, François-René de:

Bir hata işlediğin zaman tozlar içinde sürüklenebilirsin. Fakat o tozlar içinde yatıp kalmamalısın.

Kadın, insanın gölgesi gibidir; kovalarsanız kaçar, kaçarsanız kovalar.

Türkler merhametli ve hoşgörülüdürler. İnanmadıkları gerçeklerin yanıbaşlarında yaşamasına göz yumarlar. Bu, kendi güçlerine gururlu bir şekilde güvenmekten ileri gelse bile pek asilanedir.

CHAVEZ, Hugo:

ABD imparatorluğu ile savaşmadan devrim yapmak... İmkansızdır!

Herkesin eşit koşullarda katılım sağladığı, hiç kimsenin dışlanmadığı, fakirliğin ortadan kaldırıldığı ve insani değerlerin en üstün tutulduğu toplumlarda demokrasi hayata geçirilebilir.

Kaddafi, emperyalizme karşı savaşan halkların şehididir.

Ülkemdeki bütün çocuklar et yediğinde, ben de oturup rahatça yiyeceğim!

Vicdanlı insanlar mutlaka galip geleceklerdir!

Yoksulluğun ilahi bir plan olduğu büyük bir yalandır. Tanrı açlık ve yoksulluk isteseydi denizde balık, ormanda meyveler ve insanlık yararına nice şeyler armağan etmezdi. Evet Tanrı, insanların ulaşabileceği ve herkese yetecek kadar zenginliği tüm insanlara sunmuştur ama birileri bunların çoğunu almak için "Tanrı sizlere yoksulluk karşısında sonsuz ve mutlu hayat verecek" demektedir. Yoksulluk arttıkça ve Tanrı'nın herkes için verdiği zenginliklere birileri daha fazla el koydukça Tanrı adına konuştuğunu ileri sürerek yoksulluk karşısında "Sus!" diyen din adamları da çoğalmaktadır. Bu dünya fakirlik karşısında susan insanların dünyası olmayacaktır!

Yoksulluk arttıkça ve Allah'ın herkes için verdiği zenginliklere birileri daha fazla el koydukça, Allah adına konuştuğunu ileri sürerek yoksulluk karşısında "sus" diyen din adamları da çoğalmaktadır. Latin Amerika, yoksulluk karşısında susanların coğrafyası olmayacaktır.

CHENEY, John Vance:

Gözler yaşarmadıkça gönülde gökkuşağı olmaz.

CHEROKEE Kabilesi:

Kartalı vuran oktaki tüy kartala aittir.

Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır ya da güneş açacaktır.

CHESTERFIELD, Lord Phillip Dormer Stanhope:

Başıboşluk, cahillerin tatilidir.

Öğrendiklerini bir saat gibi cebinde taşı; ikide bir saati olduğunu göstermek isteyen insanlar gibi ortaya çıkarma. Eğer birisi sana saati sorarsa söylersin; ama her saat başında saat kulesi gibi ötme!

Övülmek isterseniz, alçak gönüllülüğü yem olarak kullanabilirsiniz.

CHESTERTON, Gilbert Keith:

Gelecek üzerinde gerçek bir önermeye sahip olmuş kişilerin gözleri hep geçmişe çevrilidir.

Neden açıldığını bilmediğiniz bir kapıyı sakın kapatmayın.

Sanatsal coşku amatör ruhlarda sıkıntı yaratan bir hastalıktır.

Susmak, dayanılması güç bir cevaptır.

Yemek esnasında çalınan müzik, hem aşçıya ve hem de kemancıya hakarettir.

CHEVALIER, Maurice:

Çoğu erkek bir takım elbise bile seçemeyecekleri kadar loş ışıkta bir kıza aşık olmuştur.

CHEYENNE Kabilesi:

Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay O'nun makosenleriyle yürü!

CHICHERIN, Georgy Vasilyevich:

"Şeyh Sait İsyanı"nın uluslararası gericiliğin entrikalarıyla, tahtından indirilmiş olan Sultan'ın arkadaşlarının İstanbul'da yeniden O'nun iktidarını kurma, halifeliği geri getirme, kapıları yabancı sermayeye açma, bağımsızlığında direnen Türkiye'yi dünya sermayesine eklemleme amacıyla bağlantısının bugün apaçık olduğunu soydaşlarına anlatmaları için burada bulunan Kürt yoldaşlarımıza başvurmaktan da geri kalamayız.

CHILTON, Alex:

Dostların sıkıntıda iken onları mutlu oldukları zamankinden daha çok ara.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.

CHOATE, Rusuf:

Kitap tek ölümsüzlüktür.

CHOMSKY, Noam:

Barış savaşa tercih edilir, ama bu mutlak bir değer değildir. Eğer Hitler dünyayı fethetmiş olsaydı barış olurdu, fakat bu bizim görmek istediğimiz türden bir barış olmazdı.

Her türlü otorite ve hiyerarşi sorgulanmalı ve bunların meşruiyeti ispatlanmalıdır. Meşruiyetini ispatlayamayan her türlü otorite gayrımeşrudur ve devrilmelidir.

Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, hatta haberi olmadığından dahi haberi yoktur.

CHOPRA, Deepak:

Paraya ve dış referanslara bağlı güçler, gerçekte güç değildirler... Gerçek güç benliğimizden fışkıran güçtür.

CHOSSUDOVSKY, Michel:

Halkın bazı kesimleri ile önderlerinin alkışlanması gerekir. Ama daha ileriye gitmemiz şarttır. "Küreselleşmecilerin" hükmetme haklarına meydan okumalıyız. Kendi ülkelerimizde küreselleşmenin sıradan insanlara ne yaptığı mesajını veren kitle hareketleri örgütleyerek daha yüksek bir aşamaya yükselebilir miyiz? Çünkü dünyayı talan edenlere karşı harekete geçirilecek güç onlardır.

CHRISTIAN, John:

Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denilmektedir.

CHRISTIE, Agatha:

Mükemmel cinayet yoktur.

CHRISTOPHER, John:

Sevdiklerinizi incitmeyin; çünkü onları bir gün incitmek için bile bulamayabilirsiniz.

CHRISTOPHER, Marlowe:

En büyük başarı insanın hayatı olabildiğince yaşayabilmesidir.

CHRYSLER, Walter:

Ne zaman yapılacak güç bir iş varsa, onu ekibimdeki en tembel kişiye veririm. Muhakkak onu çözecek kolay bir yol bulur.

CHURCHILL, Randolph:

Muhalefetin görevi, muhalefet etmektir.

CHURCHILL, Sir Winston:

26 Ağustos 1922 tarihindeki Türklerin elde ettiği zaferi, yani bu meşum olayı, güzel bir Paris akşamında haber aldım ve dehşete düştüm. Benim Genelkurmaya bildirdiğim kişisel görüşlerim dikkate alınmamıştı. İngiliz askeri düşüncesindeki Türkler lehine olan tüm eğilimlere rağmen, kaynaklarımız hızla azalırken, bu kadar basiretsiz ve başımıza her türlü belayı getirecek bir eyleme (Yunan askerlerinin Anadolu topraklarını işgal etmesine) müsaade etmelerini affetmek hiç mümkün değildi. Subaylarımız ikişer, üçer Küçük Asya'nın her tarafında, ateşkes çerçevesinde ordularla, cephane ve silah teslimini gözetiyorlardı. Teslim olmuş Türklerden büyük miktarda tüfek, makinalı tüfek, top, mermi kolaylıkla toplanıyordu. Türkiye yenilgiyi kabul etmiş ve bunu da hak ettiğini düşünüyordu. "Cezalandırılacaksak, bunu dostumuz İngiltere yapsın..." Fakat bu noktadan sonra, Türk milleti anladı ki, ne Britanya ne de General Allenby'e değil, yüzlerce yıldır nefret edip küçümsedikleri, her zaman dövdükleri Yunanistan'a itaat etmek zorundalar, tamamen kontrolden çıktılar. İngiliz subaylarının önce emirleri dinlenmedi, sonra hakaret edildi ve sonunda hayatlarını kurtarmak veya esaretten kurtulmak için kaçmak zorunda bırakıldılar. Toplanan bu büyük miktarda silah ve cephane bir hafta içinde tekrar İngilizlerden Türklerin kontrolüne geçti. Mustafa Kemal! "Kaderin adamı", İstanbul'daki Türk hükümetine isyan etmiş bir asi olarak, savaşçı bir prensin tüm niteliklerine sahip olduğu gibi, artık iktidara da sahiptir. Yunanlıların Türkleri fethetmesi hiçbir Türk'ün kabul edebileceği bir kader yazgısı olamazdı. Hayallerle uyutulsa, cinayetlerle lekelense, kötü yönetimle çürüse, uzun yıkıcı savaşlarla, yenilgilerle sarsılsa ve İmparatorluğu parçalansa da Türk hala yaşıyordu.

Atatürk sağ olsaydı, dünyanın görüntüsü bugünkünden çok başka olurdu. Keşke sağ olsaydı da, biz o büyük adamın izinden gidebilseydik.

Bazı insanlar prensipleri için partilerini değiştirir, bazıları da partileri için prensiplerini...

Bana göre ilk elde üzerine gidilmesi gereken beş ana konu vardır. Bunlar: 1) Birleşik Krallık ile Amerika Birleşik Devletleri'nin birlik ve bütünlüğü, 2) Bu iki ülkenin askeri alanda işbirliği, 3) Küresel barışın korunmasına dair tasarıları, 4) Birleşik Krallık ile Amerika Birleşik Devletleri'nin küresel hakimiyeti, 5) Küresel çapta yaygınlaştırılacak İngilizce... Öne sürmüş olduğum bu beş temel ilkenin uygulanması insanların topraklarını işgal edip onları amansızca sömürmemizden çok daha verimli sonuçları bizlere armağan edecektir.

Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir.

Bir ekspres tren geçerken platformun kıyısında durmayı sevmem. Geri çekilmek, mümkünse trenle aramda bir sütun bırakmak isterim. Bir geminin güvertesinde durup sulara bakmayı sevmem. Saniyelik bir eylem her şeyin sonu olur.

Churchill avam kamarasında konuşurken muhalif partiden bir kadın milletvekili Churchill'e kızgın kızgın şöyle seslenir:
- Eğer karınız olsaydım kahvenizin içine zehir karıştırırdım.
Churchill oldukça sakin bir şekilde kadına döner ve lafı yapıştırır:
- Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız o kahveyi seve seve içerdim.

Demokrasi mevcut rejimlerin içinde en az kötü olanıdır.

Geleceğin imparatorlukları kuvvetini akıldan alan imparatorluklardır!

Herkesi bazen kandırabilirsin, bazılarını her zaman kandırabilirsin, ama herkesi her zaman kandıramazsın!

Karamsar adam, her imkanda bir zorluk görür. İyimser adam ise her zorlukta bir imkan...

Manipüle etmediğim istatistiğe inanmam.

"Nusret Gemisi"nin gizlice döktüğü 20 demir kap (mayın), harbin devamı ve dünyanın geleceği bakımından, diğer bütün gayretlerden daha mükemmel ve daha kesin sonuçlu hedeflere varmak içindi. Ve gene bu engeldir ki, Türkiye'yi bir bozgundan kurtardı ve harbi uzattı. Bu yüzden, mağluplar kadar muzaffer Avrupa da sarsıldı. Kemiklerini Fransa, Belçika, Polonya, Galiçya, Balkanlar, Filistin, Suriye ve Kuzey İtalya topraklarının örttüğü 6-7 milyon insan, düşmanlarının kurşun ve gülleleriyle değil, 18 Mart sabahı Çanakkale'nin kuvvetli akıntısı altında, ağırlıklarına bağlı bulundukları tel halatları üzerinde gerili duran 20 demir kap yüzünden yok olup gitti.

Savaş, askerlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.

Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk milletini dirilten Atatürk'ün ölümü; yalnız yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır.

Şu anda mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim. Çok üzgünüm!.. Oldukça mutluydum, umutluydum. Daha düne kadar "Çanakkale bizimdir" diyordum. Çünkü bu savaşı kazanmak için askeri, parayı, cephaneyi, her şeyi hesaplamıştım. Hepsinde çok üstündük. Mutlaka yenecektik. Yalnız bir şeyi hesaba katmamışız: Mustafa Kemal'i... Bağrımda İngiliz gururu olmasa Türkleri alnından öpmek, onları ayakta alkışlamak isterdim.

Türkler, "Çanakkale"yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.

Türkleri savaşarak, asker ve silah kullanarak asla yenemezsiniz. Türklerin sadece din adamlarını ele geçirip, onları kullanın. Din adamları zaten devleti yıkarlar!

Türklerin yeniden Avrupa'ya girmeleri, müttefikler için en kötü aşağılanmadır. Müttefiklerin zaferi hiçbir yerde Türkiye'deki kadar tam olmamıştı. Şimdi galibin gücü hiçbir yerde Türkiye'deki kadar gösterişli bir şekilde aşağılanmamıştır. (Lozan sonrası hatıratından)

Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil, o güce karşı koydukları için yükselirler.

Üç türlü yalan vardır: 1) Yalan, 2) Kuyruklu Yalan, 3) İstatistikler...

Yaşlılar yiyeceklerine dikkat etmelidirler, gençler de okuduklarına...

CICERO, Marcus Tullius:

Acı tanımamış olmak büyük bir acıdır.

Açıkça nefret etmek, asıl düşünceyi gizlemekten daha asil bir harekettir.

Akıl, işletilirse çevikleşir.

Bir iyiliği yapan değil, iyiliği gören hatırlamalıdır.

Bir kimse yalnızca kendi kendine bağlı ise ve kendinde her şeye sahip ise mutlu olmaması mümkün değildir.

Bir ulus kendi içindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla baş edebilir. Fakat içerisindeki satılmış ve hainlerle yaşayabilmesi olanaksızdır. Sınırları zorlayan düşman silah ve alemlerini açıkta taşıdığı için daha az tehlikelidir. Fakat bir hain, hain gibi görünmez; kurbanları ile aynı aksanda konuşur, onların çehresine bürünür ve onların tartışmalarını kullanarak ulusun politik yapısına nüfuz eder, bütün kapılardan serbestçe geçer, sesi en üst düzey hükümet koridorlarında duyulur, ulusun ruhunu çürütür, politik yapıya her türlü hastalık bulaştırarak ulusun yaşam gücünü elinden alır. Bir katil daha az korkutucudur.

Boş inançlarda, Tanrıya karşı duygusuz bir korku vardır.

Eğer bir bahçeniz ve bir de kütüphaneniz varsa, ihtiyacınız olan her şey var demektir.

En çabuk kuruyan şey gözyaşıdır.

Erkekler şaraba benzer; geçen yıllar kötülerini eskitir, iyilerini olgunlaştırır.

Gerçek çiftçi, ürününü göremeyeceğini bildiği halde, toprağını eken adamdır.

Gerçekten bizim olan hiçbir şey kalmamıştır; bizim dediğimiz sahte bir şeydir.

Hak ve haksızlık üzerine verilecek hükümlerde başkalarını dinlemeyeceksin!

Hastalar için hayat oldukça, umut da vardır.

Herkes düşüncelerinde yanılabilir, fakat aptallar bir türlü yanıldıklarını anlayamazlar.

İçinde kitap olmayan bir oda ruhsuz bir beden gibidir.

İnsan, mutluluğun en büyüğüne, ancak öteki insanlara iyilik yapmakla kavuşabilir.

İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalıdır.

İnsan, yaşamının dörtte üçünü yapamayacağı şeyleri istemekle geçirir.

İnsanın en büyük düşmanı, kendisidir.

İnsanın hayatını düzenleyen zenginlik değil, akıldır.

İyi yontulmuş taşlar harca lüzum kalmadan kendiliklerinden birleşirler.

Kimse sana senden iyi öğüt veremez.

Mutlu bir yaşam zihnin sükunetinde yatar.

"Roma neden yıkıldı" sorusuna Çiçero'nun yanıtı:
- Çok ve güzel konuştuk, fakat bilgisizdik!

Savaşta yasalar susar.

Vicdanım bana diğer insanların söyleyeceklerinden daha çok şey ifade eder.

Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil; rahatını terk edebilen, gayretli insanlara aittir.

Yaşam yokuşunu tırmanırken rastladığımız kişilere iyi davranalım. Çünkü inişte yine onlara rastlayacağız.

Yaşamak için yemelisin, yemek için yaşamamalısın.

Zamanın azaltamadığı, yumuşatamadığı üzüntü yoktur.

CIEN:

Güzel sözlerle, iltifatlarla kandıramayacağın kadın yoktur. Yeter ki bunları inanarak ve sadece biri için yap.

Kadını sev, koru, güven ve tatlı sert ol. Senin kölen olur.

CILIZOĞLU, Tanju:

Yolumuzdan sapmadan yürüdük; kimse için değil, kendimiz için söyledik. Yolumuzu bildiğimizce, ipimiz kendi elimizde yürüdük.

CIORAN, Emil Michel:

Eğer hepimiz birer panayır cambazı olmasaydık, bilgiçliğin ve şarlatanlığın hünerlerini bu derece öğrenmemiş olsaydık yahut edepsizliğimiz ve trajedimiz kadar da samimi olabilseydik, yeraltı dünyalarımızdan okyanuslar dolusu irin ve kin kusardık.

CIPOLLA, Carlo Maria:

Şimdi daha iyi anlıyoruz ki, artan nüfusun beslenmesi ne tek mesele ne de çözümü en zor olanıdır. Dünyanın nüfusu arttıkça karşımıza çıkan güçlükler bu artışa oranla daha da büyük boyutlar kazanmaktadır. Tıp ilmi ve kamu sağlığı alanında son yüzyılda o kadar büyük başarılar elde edildi ki salgın hastalıklarla mücadele konusunda kendimize gereğinden fazla güvenmeye başladık. Oysa, hiç beklemediğimiz bir anda yeni, alışılmadık öldürücü salgınlarla karşılaşmamız hiç de imkansız değildir.

CİBRAN, Halil:

Biri sana kötülük ederse unut, ama sen birine kötülük edersen hiç unutma!

Çocuklarınız, sizin çocuklarınız değildirler. Siz, onların dünyaya gelmelerine aracı oldunuz, fakat onlar sizin değildir. Gerçi onlar sizinle beraberdir, fakat sizin malınız olamazlar. Onlara sevginizi verebilirsiniz, fakat düşüncelerinizi asla. Çünkü onların kendilerine has düşünceleri vardır. Onları kendinize benzetmek için uğraşmayın. Çünkü hayat geriye adım atmaz ve dün ile ilgilenmez.

Çok konuştukça, düşünce ölür.

Dostluk daima tatlı bir sorumluluktur, asla bir fırsat değildir.

Dünya kuruldu kurulalı bilinir: Aşk derinliğinin farkına ancak ayrılık saati gelip çattığında varılır.

Güneşe arkanı dönersen ancak kendi gölgeni görürsün. Ben onlara güneşi gösterdim, aptallar parmağıma baktılar!

Hayatın bütün gizemini çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından birisidir.

Her insan iki insandır; biri karanlıkta uyanık, diğeri ise aydınlıkta uykudadır.

Her şeyin başlangıcı belirsiz ve sislidir, ama sonu öyle değildir.

Hırs denetimsiz kalırsa, kendi sonunu getirinceye kadar yanacak bir aleve benzer.

Konuştukça, düşünce ölür.

Malını veren az vermiş sayılır. İnsanın kendisini vermesi gerekir.

Muğlak sözcükleri anlaşılır hale getirmeye çalışmayın. Her şeyin başlangıcı muğlak ve bulanıktır, ama sonu öyle değildir. Sizin beni bir başlangıç olarak hatırlamanızı isterim. Hayatın ve bütün canlıların tohumu sisler içinde atılır, billur berraklığında değil...

Ne yazık o ulusa ki parçalara bölünmüştür ve her parçası kendini bir ulus sanır!

Yuvam, "Beni terk etme, burada geçmişin yaşıyor" der; yol ise, "Gel ve beni takip et, ben senin geleceğinim" der. Ve ben hem yuvama hem de yola derim ki, "Ne geçmişim ne de geleceğim var benim. Kalırsam, kalışımda bir gidiş; gidersem, gidişimde bir kalış olacaktır. Sadece sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir."

CİNDORUK, Hüsamettin:

Bu devlet, bir Meclis devletidir. Kök hücre, "Millet Meclisi"dir.

CİVELEK, Bilal:

İnsan doğarken elleri yumuk gelir, avucunda egosunu birlikte getirir. Ölürken ise eli açıktır, herşeyi bırakarak gider!

Olduğun gibiysen eğer, olmamışların gönlünde barınamazsın.

CLAIR, William St.:

Yunanistan'da Türkleri pek az bıraktılar. 1821 yılı ilkbaharında ani olarak tümüyle ve dünyanın haberi olmadan yok edildiler. 20 bini aşkın Türk erkek, kadın ve çocuk birkaç hafta süren boğazlamalar sırasında Rum komşuları tarafından katledildiler. Çoğu kez Ortodoks papazlar onlara önderlik ediyor ve sözde eylemlerinde onları kışkırtıyordu.

CLARK, Frank A.:

Bir fikri öldürmek istiyorsan, onu gereğinden fazla kelimeyle ifade et!

CLARKE, George (Lord Sydenham):

Biz Yahudi toplumuna değil, Siyonist bir gruba taviz verdik. Doğu'ya acı tohumlar serptik. Ve hiç kimse bu acıların ve zulmün nerede son bulacağını bugünden kestiremez!

CLARKE, Sir Arthur Charles:

İki olasılık var: Ya evrende yalnızız ya da evrende yalnız değiliz. İki olasılık da eşit derecede ürkütücü!

Venüs'ten gelen küçük yeşil adamlara inanan insanlarla bilgiye dayalı bir demokrasi inşa edemezsiniz. Kanıtlanmamış ifadeleri kabul etme yatkınlığı demagoglar ve diktatörlerin baş yardımcısıdır.

CLAUDIANUS, Germanicus Julius Caesar:

Yüksek bir mevkiye yerleşen alçak bir kişiden daha kötü bir şey olamaz.

CLAUSEWITZ, Carl von:

Savaş ve askeri darbeler mevcut siyasetlerin farklı araçlarla devamından başka bir şey değildir!

Zafer, daha iyi bir siyasi gerçekliğin oluşturulmasından başka bir şey değildir!

CLAY, Cassius Marcellus (Muhammed Ali):

Başarı insanı yıldız yapar, karakter ise efsane...

Başkalarına hizmet vermek, dünyada var olmak için ödediğiniz kiradır.

Ben Amerika'yım... Onun, bilmediğiniz yönleriyim. Siyah, karanlık yüzüyüm. Bana alışın artık; siyah, kendinden emin, kendine güvenen, özgür yurttaşıyım. Atamın adını taşıyorum, köle sahibimin değil. Seçtiğim din benim, sizin dininiz değil; hayallerim, hedeflerim benim, sizin atadığınız değil. Artık alışın bana...

CLAY, Henry:

Siyasi partiler birbirlerini kontrol etmek için kurulurlar.

CLEMENCEAU, George:

Bir karar almak için tek kişi yeterlidir, üç kişi ise çok fazladır.

CLINTON, Bill:

Bugün millenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Çünkü O yılın değil, asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir.

CLINTON, Hillary:

Geldik, gördük, O (Kaddafi) öldü!

CLOGG, Richard:

Yunanistan'ın "Avrupa Birliği"ne kabul edilmesi, üçbin yıl önceki Helen mirasına duyduğumuz siyasi ve kültürel borcun uygun bir ödemesi olarak görülmelidir.

CLOSOW, Arnold:

Her şeyin anahtarı sabırdır. Civcivi, yumurtaları kuluçkaya yatırarak elde edersiniz, kırarak değil.

CLOUD, Henry:

Birini bağışlamayı reddetmen hala o kişiden bir şey istediğin anlamına gelir. Eğer istediğin intikamsa, bu seni O'na sonsuza dek bağlı kılar.

COCTEAU, Jean:

Büyük adamların heykelleri, hayattayken üzerlerine atılan taşlardan yapılır.

COELHO, Paulo:

Aslında insanlar, bazen suçlu olduklarını kabullendikleri için değil, sadece karşıdaki sussun diye özür dilerler.

Aşk kalıcıdır, değişen yalnızca insanlardır.

Aşk tuzaklarla doludur. Kendini göstermek istediğinde, bize yalnızca ışığıyla belirir ve bu ışığın içindeki gölgeleri gözümüzden saklar.

Barajlar gibidir aşk, bunu biliyorum: Bir zerre suyun sızabileceği bir çatlak bırakırsanız, bu su duvarları yavaş yavaş kemirir ve öyle bir an gelir ki, akıntının gücünü artık kimse denetleyemez. Duvarlar yıkılacak olursa, aşk efendi olarak her şeye el koyar... Aşık olmak, denetimi elden kaçırmak demektir.

Başkalarını memnun etmek için yaşarsan herkes seni sever, kendin hariç!

Bazı kapıları kapayın! Gururunuzdan dolayı değil, artık hayatınıza uygun olmadıkları için...

Bir gün uyanacaksınız ve her zaman yapmak istediğiniz şeyleri yapmak için zaman kalmamış olacak... Şimdi tam zamanı, harekete geçin ve ne yapmak istiyorsanız bugün yapın!

Çocuk masallarında prensesler kurbağalara öpücük verir ve kurbağalar sevimli prenslere dönüşür. Gerçek yaşamdaysa, prensesler prensleri öper ve prensler kurbağaya dönüşür.

Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz, bir çocuğun gözlerinin içine bakın. Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır:
1. Nedensiz yere mutlu olmak,
2. Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak,
3. Elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak...

En kusursuz cinayet; birinin yaşama sevincini öldürmektir.

İnsan yaşamının bir aşamasının ne zaman bittiğini bilmelidir. Eğer kalman gereken zamandan fazlasında direnirsen sevincini ve huzurunu yitirirsin.

İnsanlar her şeyden ve herkesten kaçabilirler, ama hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz.

İnsanların yaptıklarıyla değil, giydikleriyle marka oldukları bir çağda aşkların sahteliğinden yakınmak yanlış olur.

Pencereyi açtım. Ve de yüreğimi. Odaya güneş doldu, ruhuma aşk...

Sarılmanın anlamı şudur: Sende bir tehlike sezmiyorum, yanında olmaktan korkmuyorum, rahatlayabilir ve kendimi yuvamda hissedebilirim; beni koruyan ve anlayan birisi var... Bizim ülkemizde birine isteyerek sarıldığımızda ömrünün bir gün uzadığına inanılır.

Seven insan önce kendinden geçmeyi, sonra kendini bulmayı özler.

Tam bütün yanıtları bulduğunu düşünürsün, sorular değişiverir!..

Tanrı, cehennemi cennetin içine sakladı.

COHEN, Leonard:

Senin gözlerinde beni olmak istediğim gibi tarif eden bir şey vardı.

COLBINS, John:

Hayatımızda işlediğimiz hataların çoğu, düşünmemiz gereken yerde hissetmekten, hissetmemiz gereken yerde düşünmekten ileri gelmektedir.

COLERIDGE, Samuel Taylor:

İnsan, gözleri kapalı olduğu zaman da görebilir.

Yalnızca akıllılar düşünce sahibidirler. İnsanların geri kalanları düşüncelerinin tutsağıdır.

COLLIE, G. Norman:

Erkekler torun sahibi oldukları için değil, onların büyük anneleri ile evli oldukları için kendilerini yaşlı hissederler.

COLTON, Charles Caleb:

Gerçeğin en büyük dostu zaman, en büyük düşmanı tarafgirlik ve en sadık arkadaşı da alçak gönüllülüktür.

Nasıl güneş batmadan akşam olmazsa, basının elinden özgürlüğü alınmadan da diktatörlük olmaz.

Yatak hepimiz için bir çelişkiler yumağıdır: Oraya gönülsüz bir şekilde gideriz, doyamadan kalkarız; her gece erken uyanmaya karar vererek uzanırız, ancak her sabah elimizden geldiğince gecikerek güne başlarız.

COMENIUS:

Türkler kahramandırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.

COMTE, Auguste:

Eğer gelecek hakkında düşünmezseniz, asla bir geleceğiniz olmaz.

Sevgi prensibimiz, düzen temelimiz, ilerleme amacımızdır.

CONANT, James B.:

Kaplumbağaya dikkat et! Ancak kafasını kabuğundan çıkartıp risk aldığında ilerleyebilir.

CONDORCET, Marquis de:

Bilginlerin aydınlatamadığı toplumları başkaları aldatır.

CONK, Cemil:

Mustafa Kemal Bey'i [Atatürk] Allah'ın lütfuna, zaferi de Mustafa Kemal Bey'e borçluyuz.

CONNORS, Jimmy:

Tecrübe büyük avantajdır. Ancak kazandığınız zaman onu kullanamayacak kadar yaşlısınızdır çoğunlukla.

CONONT, James B.:

Kaplumbağaya dikkat et. Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebiliyor.

CONRAD, Joseph:

Kadın olmak çok zor bir iştir, çünkü erkeklerle uğraşmak zorundadırlar.

Okyanus, herkesin göklere çıkarması sonucu iyice şımarmış, zalim bir diktatörün acımasız öfkesine sahiptir. Kendisine en küçük meydan okumaya tahammül edemez. İnsanoğlu, gemisi ile onun çatık kaşları arasında seyretmeye cesaret ettğinden beri, o insan ve gemilerin rakipsiz düşmanı oldu. O günden sonra birçok kurbanını utanmadan yutmaya devam etti. Derinliğinin en müthiş mucizesi onun ölçülemez acımasızlığıdır.

CORCUS, F.:

İyi anlaşılan şey kolayca söylenir.

CORNEILLE, Pierre:

Gününü faydalı bir şekilde kullanmasını bilen bir insan için asıl mutluluk akşam vaktinde gelir.

Mutluluk, paylaşılmak için yaratılmıştır.

Sevdiğini elde edemezsen, elde ettiğini sevmeye çalış.

CORNISH, Jessica Ellen:

Kendini sev, değmeyecek birini değil...

CORRIE, Rachel:

Dünyanın böyle korkunç bir hale gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi...

Üçüncü dünya ülkelerindeki insanların da tıpkı bizim gibi düşündüğünü, güldüğünü ve ağladığını anlamalıyız!

Yoksulların hemen yanımızda olduğunun farkına varmalıyız, onları görmezden geldiğimizin de...

Zulüm bizdense, ben bizden değilim.

COŞKUN, Bekir:

Aptalı çok olan bir toplumda akıl kazanmaz.

Babalar, anneler; birer okul olun, okul artık sizsiniz! Çocuklarınıza laik cumhuriyeti, cumhuriyet sevdasını, cumhuriyet devrimlerini öğretin, Mustafa Kemal'i anlatın! Unutmasınlar...

Bakımsız, eğitimsiz, gelişmemiş kalabalıklar çağ dışı ideolojilerin tek sığınağıdır.

Vicdan bir iç sorgulama sonunda, aklın duygulara verdiği beraat kararıdır. Beraat kararı verilmediğinde ise, acısı çekilen mahkumiyettir. Kısacası bir iç adalettir vicdan...

COŞKUN, Özdemir:

Halkımızın sorular sormayı öğrenmesi lazım, ısrarla cevapları ve nedenleri arayarak...

COUBO:

Tecrübe insanın hayatta yaptığı hataların toplamıdır.

COURTY, P.:

Mutluluk, gençlikte beklenmedik şeylerde, yaşlılıkta ise alışkanlıklarda aranır.

COUSINS, N.:

İlaçlar her zaman şart değildir, ama inanç her zaman şarttır.

Tarih muazzam bir erken uyarma sistemidir.

COWPER, William:

Üzüntü bir ilaçtır.

CÖMERT, Fatoş:

Davranış düşüncede başlar ve eylemin ilk adımı karardır.

Zihnimizde özgürleşmeden hayatımızda asla özgürleşemeyiz.

CREE Kabilesi:

Kötülükler gidince, her yer cennet olur!

CRESCENZO, Luciano de:

Hepimiz tek kanatlı melekleriz; sadece birbirimize sarılarak uçabiliriz.

CROM, Michael A.:

Etkin bir takım çalışması için:
• Ortak bir amaç duygusu yaratın.
• Hedeflerin, takımın hedefleri haline gelmesini sağlayın.
• İnsanlara birer birey olduklarını unutmayarak yaklaşın.
• Takımın her üyesinin takımın yarattığı üründen sorumlu olmasını sağlayın.
• Zaferi paylaşın, kusurları kabul edin.
• Takımda güven yaratmak için her fırsatı deneyin.
• Takım üzerinde yoğunlaşın, onunla yakından ilgilenin.

CROMWELL, Oliver:

Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak ta kalamaz.

Aşağıda okuyacağınız hitabet, dünya tarihini değiştiren elli nutuktan biri sayılmaktadır. Oliver Cromwell tarafından yapılan bu konuşma 20 Nisan 1653 tarihinde İngitere'de gerçekleştirildi.

İngiliz Meclisi oturum halindeydi, meclis üyeleri her zamanki gibi kendi çıkarlarını koruyan, kendilerine yapılacak ödemeleri arttıracak bir kanun maddesini tartışıyorlardı.

General Cromwell Meclis Salonu'nda görülünce ani bir şaşkınlık ve sessizlik olmuş, tartışma durmuştu. Ağır adımlarla Meclis Başkanı'nın kürsüsüne yaklaşan general tane tane seçilmiş kelimelerle konuşmaya başladı:


"Oturumunuzu sonlandırmaya geldim, meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim, siz ki fitneci, fesatçı meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şey!

Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, Judas gibi birkaç kuruş için Tanrı'ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı? Bir parça vicdan da mı yok? Atım kadar bile dindar değilsiniz!

Altın sizin yeni Tanrı'nız olmuş! Satılığa çıkarmadığınız bir değer de mi kalmadı? Ulusunuzun adına iyi bir şey düşünemez misiniz? Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi varlığınızla kirletiyorsunuz.

Tanrı'nın kutsadığı bu meclisi ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz! Halkın size verdiği yetkiyi  kötüye kullandınız. Siz ki halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız, kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz!

Ama ülkemiz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı!

Ve bu gücü de bana Tanrı verdi, bu şeytan ocağını yönetmeye geldim ki vay halinize!

Şimdi derhal defolun! Acele edin rüşvetin köleleri!

Acele edin, gidin! Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!"

Bazı parlamento üyeleri "meclisin üstünlüğü" ya da "halkın iradesi" falan gibi laflar edecek oldu.

Generalin insanı donduran bakışları karşısında hepsi sustu, usulca ve ellerinden geldiği kadar çabuk tüm korkakların yaptığı ve yapacağı gibi meclisi terk ettiler.

CRONIN, Archibald Joseph:

Üzülmek, yarının sıkıntısından bir şey eksiltmez; sadece bugünün gücünü tüketir.

CROWE, Russell:

Kahramanlıklar hakkında istediğimiz kadar konuşabiliriz. Benim için daha önemlisi, boşuna harcanan o hayatlar... Mitolojinin kutlanmaması gereken yerlerini kutlamamalıyız.

CRUZ, Eufrosina:

Bir kadın değişmeye karar verirse, çevresindeki her şey değişir.

CUCONG:

Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür.

CUMALI, Necati:

Yetişkin bir aslanı, kaplanı uslandırıp adam etmek neyse zeytinlik yetiştirmek de o! Yürek ister, sebat ister bu iş...

CUMHURİYET Halk Fırkası:

Din anlayışı vicdani olduğundan, fırka, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin çağdaş ilerlemesinde başlıca başarı etkeni görür. (13-14.05.1931)

CUMMINGS, Edward Estlin:

Gece gündüz sizi başkalarına benzemeye zorlayan bir dünyada kendiniz olarak kalabilmeyi başarmak, hayatın en zorlu savaşını vermek demektir.

CURIE, Marie:

İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha çok meraklı olun.

Yaşamda hiçbir şeyden korkulmaz, sadece onu anlamak gerekir.

CURTIS, George William:

Mutluluk, herşeyden önce sağlıklı olmamıza bağlıdır.

CURZON, George (Lord Curzon):

Türklerin en son talepleri Müttefikler için hakarettir ve tüm Avrupa'ya meydan okumadır. Türkiye, onlara verebileceğimiz tavizlerin bir sınırı olduğunu anlamak zorunda. O, İngiliz güçlerinin ve Avrupa kuvvetlerinin Türklerin yıkmayı başaramayacağı bir kaya olduğunu anlamak zorunda! (26.11.1922)

Yunan ordusuna, Türklere saldırmaları için gerekli emri verdim. (Amiral de Robeck'e hitaben - 7 Şubat 1920)

CÜBBELİ Ahmet Hoca:

İslamda kız çocukları ile eğleşmeye "kabaklama" denir. Ama laik ve ateistler buna taciz, hatta tecavüz derler. İmamın kıza yaptığı İslam'a uygundur!

CÜCELOĞLU, Doğan:

Çocuğa gerçekten zaman ayırmak, O'na duyulan sevginin en güçlü ifadesidir.

Çocuğunuz evrende tektir ve muhteşem bir potansiyelle doğmuştur.

Çocuğunuzla çiftçinin yetiştirdiği ağaçla kurduğu ilişki gibi bir ilişki kurun. Çiftçi, ağacın özünün ne olduğunu bilir ve o öze saygısı vardır. O özün gelişmesi için uygun ortam hazırlar. Çiftçi, elma ağacını muz ağacı yapmaya çalışmaz; elma ağacının en çok meyve veren elma ağacı olması için ortam hazırlar. Ortamını bulan elma ağacı, olabileceğinin en iyisi olur ve ona göre meyve verir.

Duygularını anlayıp yönetebilen insan yaşamının efendisidir.

İlişki gelişmeyince, ilişki içerisindeki insanlar da gelişmez.

Kitaplar sorun çözmez; kitaplar farkındalıklar verir ve bu farkındalıkları kullanarak okur, kendi sorunlarını çözer.

Mutluluk aramakla bulunacak bir şey değildir, onu inşa etmek gerekir!

Sanat yolu ile insan, "Kalıplanmış İnsan" olmaktan çıkar ve "Çağdaş İnsan" kimliğine bürünür. Sanat, kısacası "Birey" olan insan oluşumuna katkıda bulunduğu için çok önemlidir.

CYRUS, Publilius:

Çok kimse öğüt dinler, yalnız akıllılar bundan faydalanır.