O'CESEY, S.:

Tanrı'nın en yüce eseri namuslu insandır.

O'CONNOR, Flannery:

Çocukluğundan sağ çıkmayı başarabilmiş biri, gelecek hayatında kendine yetecek kadar bilgiye sahip olmuştur.

OBAMA, Barack:

ABD, dünyanın en güçlü devletidir. Bazı hükümetler bizim belirlediğimiz çizginin dışına çıkarsa, bileklerini bükeriz!

OBAMA, Michelle:

Demokrasiye, muhtemelen, bir caz orkestrasından daha iyi örnek olamaz. Bireysel bağımsızlık ama bir grup olmanın da sorumluluğu...

ODABAŞI, Yılmaz:

Bazen anılara en çok yakışan elbise birkaç damla göz yaşıdır.

Bizi zaman yenecek ve anılar kalacak...

Kimse bilmez be canım, bir yara bir ömrü nasıl kanatır!

Umuttan umudu kesmemek istiyorum, çünkü hala hayatın düşlere borcu var.

Upuzun kulaçlarla boğuşurken okyanuslarla, bakarsın yenilmişsin bir damlaya...

OECH, Roger von:

Beklenmeyeni bekleyin, yoksa asla bulamazsınız!

Herkesin benzer şeyleri düşündüğü bir ortamda, kimsenin düşündüğü söylenemez.

OGILVY, David:

Bir köpek işe almazsan, kendin havlamak zorunda kalırsın.

OĞUZ, Seçil:

İnsan en çok güvendiği dillerden yalanı duyunca, ısındığını hissettiği yüreklerde üşüyünce, inandığı gözlerde yolunu şaşırınca, sarıldığı hayatlarda yalnız kalınca penceresi kirleniyor. Sonra neyi görse, kime baksa, kim konuşsa yalan sanıyor.

OĞUZCAN, Ümit Yaşar:

Kimine çözülmeyen kördüğümdür yaşamak,
Kimine yaşadıkça bir ölümdür yaşamak,
Varoluşun gizine erenlerse diyorlar ki
'Ölmezlik kitabında' bir bölümdür yaşamak...

Öyle bir açmaza düştü ki vatan
Uyku belli değil, düş belli değil
Çöktü üstümüze bir kara duman
Işık belli değil, loş belli değil...

Öyle bir gel demelisin ki mesafeler anlamını yitirmeli...

OKAY, Musa:

Köy Enstitülerinde yaşadığımız günler, ne günlerdi o günler!.. Dağları yarıyor, su getiriyorduk. Taşımızı kendimiz çıkarıyorduk ocaklardan. Tuğlayı kendimiz kesiyor, pişiriyorduk. Mantar biter gibi yükseliyordu binalar. Yeşile hasret bozkır toprağını yeşertiyor, verimsiz denilen toprağı gücümüzle verir duruma getiriyorduk. Engel tanımıyorduk. Ellerimiz nasırlıydı. Zaten çalışan köy çocuklarıydık. Enstitüde daha verimli nasıl çalışılır, onu öğreniyorduk. Yorulmak nedir bilmiyorduk. Yeni Türkiye'yi kuruyorduk. Bu inançta idik... Engin düşünceler içinde vatanın yarınını görüyorduk. Ülkümüz, aydınlıklar içinde bir vatan yaratmaktı.

OKTAY, Metin:

Maç başlangıcında kale seçimi için yazı-tura atıldığında ben hep "Tura" derim. Benim tek derdim, Mustafa Kemal Atatürk'ün yüzü yere gelmesin.

OKYAR, Ali Fethi:

Cumhuriyet kurumunun bir zorba eline geçeceğini mezarımda bile duysam, millete karşı haykırmak isterim. (1930)

OLIPHANT, Margaret:

Bana bir mutluluk söyleyin ki acı karşılığında elde edilmiş olmasın.

OLIVAN, Manuel Castells:

Sanat, her zaman farklı ülkelerden ve kültürlerden insanlarla farklı cinsler, farklı sosyal, etnik ya da güç grupları arasında köprü kurar. Sanat, insanlar arasındaki farklılıkları, çatışmaları ve baskıları bir tarafa bıraktırır ve onların birlikte yaşayabilme becerilerini denemelerini sağlar.

OLIVIER, Tarquin:

Kahramanlıklarını göz önüne aldığımda, özetle diyebilirim ki, tarihte ülkesi için, Mustafa Kemal Atatürk'ten daha büyük işler başarmış hiç kimse yoktur.

OMAN, Charles William Chadwick:

Çoğu kişi, Tanrı'nın savaştan zevk aldığına ve onlara zafer vaat ettiğine inandığı için savaşır.

ONAR, Sıddık Sami:

Mazi ve hal, bir kül olarak ele alınmalıdır.

Türkiye iptidai bir memleket değildir. Türkiye'nin devlet yönetimi geleneği pek güçlüdür. Bizde taklid değil, tekamül kanunları işler.

ONASSIS, Aristotle:

Eğer kadınlar olmasaydı, dünyadaki paranın hiçbir değeri kalmazdı.

OOSTLANDER, Arie:

Kemalizm varsa, Türkiye "Avrupa Birliği"ne giremez.

OPPENHEIMER, Robert Jakob:

Askeri açıdan Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombaları asla gerekli değildi. 1945 yılında alt yapısı tamamen yıkılmış olan Japonya zaten savaşı kaybetmişti. Bu gerçeği bütün dünya gibi ABD'li yöneticiler de biliyorlardı. Fakat ABD, "Manhattan Projesi"ne o kadar çok para harcamıştı ki, bombaları patlatmak artık bir mecburiyet olmuştu. Bu projeye para yatıranlar, gelecek için "uranyum bombası mı yoksa plütonyum bombası mı daha etkili", bilmek istiyorlardı.

ORBAN, Viktor Mihaly:

Artık Doğu'nun yıldızı yükseliyor. Asya'nın yükselişinin damgasını vurduğu bir döneme giriyoruz.

ORBAY, Rauf:

30 seneden beri bahriyede tatbik edilen sistem, gemilerin adeta bilerek ve özenerek çürümeye terk edilmiş olmasıydı. Meşrutiyetin ilanı üzerinden kısa bir zaman geçmişti. Elimizden geldiğince donanmayı, vatan savunmasını asgari ölçüde olsa da, başarabilecek hale getirmeye gayret etmiştik. Fakat ne yazık ki, 30 seneyi geçmiş bir sürede enkaz haline gelmiş donanmayı, hazır hale getirmek için ilahi bir mucize lazımdı. Ondan da mahrumduk! (Hatıratında II. Abdülhamid dönemini anlattığı bölümden...)

ORHAN Gazi:

Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür.

Oğul! Cennet mekan babam Osman Gazi Han bir avuç toprağı beylik yaptı. Biz, Allah'ın izniyle beyliği sultanlığa çevirdik. Sen daha da büyüğünü yapacaksın. Osmanlı'ya iki kıta üzerinde hükmetmek yetmez. Zira İ'la-yı kelimetullah azmi iki kıtaya sığmayacak yüce bir azimdir.

ORHON, Fazlı Orhun:

Anadolu'nun kimliğini bulması, yüksek sanat ürünleri çıkarması kimsenin işine gelmez.

ORHUN Yazıtları:

Bugüne kadar etle beslenen halk, bundan böyle pirinçle beslenecek; öldürmenin kınandığı ülke, iyilik öğütlenen ülke olacak.

Niçin yanılıyorsun? Bütün bunlar kendi öz benliğinden uzaklaşıp düşmana dönük yaşadığın için oldu. Hakan'ını dinle. Üstte gök basmasa, altta yer çökmese, senin ilini töreni kim bozabilir?

Türk milleti; yurdundan ayrıldın, dağıldın, aç kaldın, sefil düştün, ayakta ölü gibi oldun. Ey Türk milleti! Silkin, kendine dön!..

ORMANCI, Zekai:

Bizim aldığımız sanat eğitimi der ki: "Sanat pür olmalı, hiçbir ticari amaç ile yaşamamalı. Ben sanatımdan para kazanmayı, sanatımı ticari bir meta haline döndürmeyi hiçbir zaman düşünmedim. Sanat adına dürüst ve namuslu işler yaparsam daha olumlu olur diye düşünüyorum."

ORTAÇ, Yusuf Ziya:

Çekti Kadifekale albayrağını yine,
Güzel İzmir büründü yine eski rengine,
Süngüler ilk amaca tam 14 günde vardı.

ORTAŞ, İbrahim:

Eğitilmemiş insan çevresinde olup biteni algılayamaz ve farkındalık yaratamaz.

Soyut düşünmeyi başaramayan hiçbir toplum bilim yapamaz. Bilim yapamayan ve bilgi üretemeyen, bilgiyi teknolojiye dönüştüremeyen toplumlar ekonomilerini de geliştiremezler.

ORTAYLI, İlber:

Bu memleketin tahribi şu veya bu grubun işi değildir. Yaptığımız, toptan bir kepazeliktir.

Bu ülkede okullarda zorunlu "Dün" dersi verilmeli, çabuk unutuyoruz.

Dininiz var diye, ahlaka ihtiyacınız kalmadığını düşünmeyin.

Her milletin kendine özgü bir niteliği vardır. Türkler de teşkilatlanma yeteneği yüksek, askeri bir toplumdur. Yani "Her Türk asker doğar" sözü, beğenin ya da beğenmeyin, doğrudur.

İslam aleminde Türkler için bir model yoktur, çünkü biz modern bir dünyada muasır bir medeniyeti hem benimsemek hem de onunla kavga ederek tarihimizi ve kimliğimizi korumak zorunda olan bir milletiz.

Kadın dövmek, maalesef Türklerin Arap kültürü ile tanışmasından sonra başlamış bir olaydır. Türk kültüründe, örfünde kadın her zaman el üstünde tutulur. Cengiz Han'ın eşi için söylediği "Ben sizin Han'ınızım, bu da benim Han'ım" sözüyle dilimize yerleşen "hanım" (Han'ım) kelimesi bile bunu gösterir. Kadın evin "Han'ı"dır.

Toplumlar için en büyük utanç iç savaştır, nesiller boyu birbirinizin yüzüne bakamazsınız.

ORWELL, George:

Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.

Burnumuzun ucundaki şeyi görmek sürekli mücadele gerektirir.

Gazetecilik, birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır, gerisi halkla ilişkilerdir.

Gerçekte iktidar, ancak karşıtların uzlaştırılması yoluyla, sonsuza dek elde tutulabilir.

İktidarın tadını alanların önemli bir kısmı, bu konumu kaybetmemek için deri değiştiren yılanlar gibi her gün başka kimliklere bürünürler.

Ortaçağların Katolik Kilisesi bile, çağdaş ölçülerle, liberal sayılır. Eski hükümetlerden hiçbirinin, yönettikleri kişileri sürekli denetim altında bulundurma olanakları yoktu. Televizyonun yapımı ve aynı aygıtın hem alıcı hem de verici olarak kullanılmasını sağlayan teknik gelişmeler özel hayata son verdi. Her yurttaşın ya da en azından gözetlenmesi gerekecek kadar önemli herkesin sürekli bir resmi propaganda bombardımanı altında tutulabilmesi olası kılındı.

OSBORN, T. L.:

Daima doğru söyleyin ki, söylediklerinizi hatırlamak zorunda kalmayın.

Zaman; bekleyenler için çok yavaş, korkanlar için çok hızlı, yas tutanlar için çok uzun, sevinenler için çok kısa, ama sevenler için sonsuzdur.

OSHO (Bhagwan Shree Rajneesh):

Eğer çile çekiyorsan sebebi sensin. Senden başka hiç kimse bu durumdan sorumlu değildir. Sen, kendi kendinin cenneti ya da cehennemisin.

Hiç kimsenin ilgisine ihtiyaç duymadığın gün olgunlaşırsın, hiç kimseden beklentiye girmediğin gün yara almazsın ve hiç kimseye bağımlı kalmazsan kazanırsın.

İnsanlar sana hakaret ettiklerinde, onlara yanıt vermezsen bu da zorlarına gider. Sen sadece "teşekkür ederim" diyerek yoluna devam edersin. Bunu hazmetmek zordur, çünkü o kişinin egosunu derinden incitir. O seni aşağı, çamurun içine çekmeye çalıştığı halde sen bunu reddedersen saldırgan kişi tek başına kalır. Yani, bazen bazı insanları umursamamak en yerinde yanıttır.

OSLER, William:

Cehalet ne kadar fazla ise dogmatizm de o kadar büyüktür.

İnsanlar, gerçekte damarlarının yaşındadır.

OSMAN Gazi:

Bir yeri elde tutmak, o yeri fethetmekten daha zordur.

Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez. Osmancık, geçmişini bil ki geleceğe sağlam basasın.

OSMANOĞLU, Ertuğrul (Sultan Abdülhamit'in Torunu):

Bir şeyi unutmayın. Eğer Mustafa Kemal Paşa olmasaydı hiç birimiz olmazdık. Yaptığı devrim belki hanedan için kötü oldu ama Türkiye O'nun sayesinde var. Siz, ben, hepimiz varlığımızı O'na borçluyuz.

OSMANOĞLU, Orhan:

Mustafa Kemal Paşa hakkında kesinlikle kötü söz etmeyiz. Mustafa Kemal Paşa tam da bu toprakların ihtiyaç duyduğu bir anda ortaya çıktı. Hanedan ailesinden belki bir iki kişi çıkıp Mustafa Kemal Paşa'yı eleştirmiş olabilir, ama bizler aile olarak kendisinden kötü sözle bahsetmeyiz.

OTURAN Boğa (Kızilderili Reisi):

Sahip olma isteği beyazlarda bir hastalık olmuş. Bu insanlar, zenginlerin bozabileceği ama yoksulların bozamayacağı birçok kurallar koymuşlar. Yönetici olan zenginleri güçlendirmek için yoksullarla güçsüzlerden vergiler alıyorlar. Bizim annemizin, yani toprağımızın, kendilerinin olduğunu söylüyorlar; komşularını çitler yaparak kendilerinden uzaklaştırıyorlar; toprağı binalarıyla ve öteki süprüntüleriyle çirkinleştiriyorlar. Bunlar, baharda yatağından taşarak yoluna çıkan her şeyi yok eden bir ırmağa benziyorlar.

OVIDIUS, Publius Naso:

Akıllıca bir evlilik yapmak istiyorsan kendi denginle evlen.

Kitap aklın ilacıdır.

OWEN, Robert:

İnsana karşı sonsuz bir sevgi ve şefkat duyabilmek için dinsel inançlardan kurtulmak gerekir.

OZANKAYA, Özer:

Bireyler olarak da, ulus olarak da şeref, haysiyet, namus ve insanlığa sahip olabilmek ve böyle yaşayabilmek, ancak ve yalnız özgür ve bağımsız olmakla olanaklıdır.