RABI, Isidor Isaac:

Beni, farkında olmadan annem bilim insanı yaptı. Yaşadığım yerdeki diğer anneler okul sonrası çocuklarına "Bugün ne öğrendin?" diye sorarken, annem bana "Izzy, bugün iyi bir soru sordun mu?" derdi. İşte bu fark; yani farklı soru sorma yaklaşımı, beni bilim insanı yaptı.

RACHMANINOV, Sergei Vasilievich:

Müzik bir ömür için yeter, fakat bir ömür müzik için yetmez.

RACINE, Jean Baptiste:

Başa kakılan bir iyilik daima hakaret yerini tutar.

RAHİBE Teresa:

Tanrı'nın bana baş edemeyeceğim bir şey vermeyeceğini biliyorum. Sadece, keşke bana bu kadar güvenmeseydi diyorum!

RAJNEESH, Bhagwan Shree (OSHO):

Bir çocuk doğduğu anda bir anne doğmuş olur.

Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, eğer cesur değilsen sevemezsin, eğer cesur değilsen güvenemezsin, eğer cesur değilsen gerçeğin peşine düşemezsin... O yüzden her şeyden önce cesaret gelir ve diğer her şey onu izler.

İçten olan insan içtenlikle gülebilir, içtenlikle dans edebilir, içtenlikle neşelenebilir. İçtenliğin, ciddiyetle hiçbir ilgisi yoktur.

Kendim olmak bana yetiyor.

Yaşam, fırtınanın geçmesini beklemek değildir. Yaşam, yağmurda dans etmeyi öğrenmektir!

RAMSES II:

En büyük piramit kibrimizdir.

RANKE, Leopold von

Bir yarayı kaşıdığınızda halen kanıyorsa o yara henüz tarih olmamıştır.

RASHIDI, Yasmine El:

Ölmeye karar verenler bile, bazen yaşamın kendisi tarafından kandırılır.

RASİM, Ahmet:

Muharrir de insandır. O da edepsiz, ahlaksız, dolandırıcı, hırsız, şu bu olabilir. Bu bir şahsi namus meselesidir. Ayıplayan ayıplar, fakat netice itibariyle kendinden başka kimseyi alakadar etmemesi lazım gelir. Fakat bir de kalem namusu diye bir şey vardır ki, o olmadı mı, dünyanın en büyük edibi olsa çekiver kuyruğunu...

RASONYI, László:

Hiçbir Türk dilinde cinsiyet ayrımı yoktur. Çünkü Türk kültüründe cinsiyetler arası ayrımcılık bulunmamaktadır. Tengri kelimesinin de cinsiyeti yoktur.

Türk aileleri ataerkil değildi.

RASTGELDİ, Kemal:

Arkadaş olmak istediğiniz kimseye sunabileceğiniz değerler bulunmalıdır.

Bir toplum ne denli dindarlaştırılmışsa o denli geri bırakılmış, bilinci körleştirilmiştir.

Bir toplumda bireyler özgürlük, eşitlik, insan (ve özellikle de kadın, çocuk) hakları, adalet, insanlık (hümanizma) gibi kavramların ne olduğunu anlamıyor, daha kötüsü anlamak istemiyor ve önemsemiyorsa, sadece yasalar yardımıyla o topluma kazandırılacak değerleri benimsetmek son derece zordur.

Bir toplumun başına gelebilecek en büyük bela irticadır, kör inançtır.

Cehaletin en büyük kaynağı hurafeler ve kör inançtır.

Din, insanları korkutmanın, yıldırmanın, cahil bırakmanın ve aynı zamanda türlü şekillerde sömürmenin en etkili, güçlü aracıdır.

Din korkuya, korkutmaya, kandırmaya dayalı kutsallaştırılmış, örgütlenmiş bilim ve akılcılık karşıtlığıdır.

Dini duygular sömürülmeye, istismar edilmeye gayet müsaittir. Başka araç ve yöntemlerle yaptıramayacağınız çılgınlıkları, dinsel tahriklerle kitlelere kolayca yaptırabilirsiniz.

Dostluk, maddiden çok manevi bir alış veriş ilişkisidir.

Dünyadaki hiçbir din "gelişen çağdaş dünya koşullarını ve günün gereksinimlerini karşılayabilecek" olanaklara sahip değildir.

En etkili ve uzun ömürlü uyku ilacı dindir.

En iyi ibadet çalışmak, üretmek, topluma yararlı olmaktır.

En önce, insan kendi özüyle dostluk kurabilmeli, yani kendisiyle barışık olabilmelidir.

Gelenekler, töreler, özellikle de inançlar uygarlaşma yönünde çağdaş, evrensel yasalarla belirlenmek istenen girişimlere, yönlendirmelere en büyük engeli teşkil eder ki bunları değiştirmek, düzeltmek, günün koşullarına uydurmak bazen olanaksızdır.

Günümüzün sorunları sadece bilimle, akılcılıkla, çağdaş yöntemlerle en doğru, etkili ve insancıl şekilde çözülebilir.

Hata yapmak insana mahsustur, herkes yanılabilir; fakat akıllı olanlar, kendilerini sonsuza dek o hatalara zincirlemez.

İnsan başkaları tarafından övülmek istemiyorsa, en kolay yolu, kendi kendisini övmesidir.

İnsanlığın en büyük talihsizliği, peygamberlerin bilim insanlarından çok daha önce dünyaya gelmiş olmalarıdır.

Karanlık çağları artık geride bırakıp aydınlanmış olması gereken bir dünyada çoğunluğun hala kör inancı bilime, akılcılığa; hayal ürünü alemleri dünyamızın gerçeklerine; zihinsel tutsaklığı düşünce özgürlüğüne tercih etmesine şaşırıyorum.

Kendisiyle iyi dostluk kuran insan yalnızlıktan korkmaz; kendini geliştirmek için yalnızlığı zaman zaman bir gereklilik olarak görür.

Laik eğitimden uzaklaşılarak emperyalizmin ilerlemesine hizmet eden kaderci bir gençlik yetiştirilmiştir.

Nitelik ve nicelik bakımından ülkemizde yeterince aydın yetişmemektedir, bunun başlıca nedenlerinden birisi de kör inançlardır.

Özgürlük ve bağımsızlığın bedeli çok ağırdır. Akıl, bilim ve uygarlık yolundan sapan toplumlar bu bedeli yok oluşla öderler...

Sadece cahil bırakılmış kesimlerde değil, okumuş, hatta yüksek eğitim görmüş çevrelerde de sorunların dinle, imanla çözülebileceğine inanılmakta ve batı uygarlığı karşısında diz çöküp bocalayan, sömürülen geri kalmış diğer tüm islam ülkelerinde olduğu gibi Kuran'dan ve Allah'tan nafile yere medet umulmaktadır.

Tarih boyunca inanç, insanları kandırmak, sömürmek, bazen çatışmalara, savaşlara sürmek için en etkili araç olarak kullanılmıştır. Bilinçlenmemiş olan kimseler, toplumlar zor durumda kaldıklarında, sığınacak bir doğa üstü gücün varlığına inanmayı çoğu zaman tek çare olarak görmüşler ve daha akılcı, bilimsel yöntemlere yönelememişlerdir.

RAVITCH, Diane:

Bazen en parlak ve yetenekli zihinler standartlaştırılmış sınavlarda parlayamazlar, çünkü onların standart zihinleri yoktur.

RAY, John:

Ağaç meyvasından bilinir, yaprağından değil...

REÇBER, Ramazan:

En nefret ettiğim ve en sevdiğim insanlar öğretmenlerdir. Çünkü öğretmenler bir ülkeye iyi insanlar yetiştirebildikleri gibi kötü insanlar da yetiştirebilirler. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu kötü durum öğretmenlerin eseridir.

ğüi ,-*Hayvan sevgisi olmayanda insan sevgisi, insan sevgisi olmayanda vatan sevgisi olmaz.

REDEKER, Horst:

Edebiyata ne yandan bakılırsa bakılsın, hangi sorunları ya da oluntuları ele alacak olursa olsun, eninde sonunda, edebiyatın kendi özgül içeriksel işlevine gelip dayanılır, buysa bir sanat türü olarak edebiyata ilişkin bir şey olup, tam ve kesin olarak tanımlanması gerekir. O zaman, her yönden kendini doğrulayan şey şudur: Edebiyat, ortak topluluk ile birey arasındaki uygunluğun ölçüsünde toplumsal ilişkilerin değerlendirilmesine yöneliktir, bu değerlendirmenin öznesi kadar nesnesi de ancak somut tarihsel ve toplumsal bir biçimde ortaya çıkabilir, belli edebi öznenin de bağlı bulunduğu somut sınıfsal güçlerle birlikte belirli bir çağın kendi koşulları içinde varolabilir ancak!

RENAN, Ernest:

Geçmişi değiştirilmeden hiçbir ulus devlet kurulamaz!

RESNELİ Niyazi Bey:

Alçakça yaşamaktansa ölmeyi seçtim. Onun için mavzerlerle silahlı ikiyüz vatan çocuğu ile vatanım için ölmeye gidiyorum.

"Reval mülakatı"nın bütün Türklüğün gönlünde yarattığı karanlığın, ancak milletçe bir ölümü göze almak suretiyle nihayet bulacağını düşünüyordum!

Siyaset istikametinde Mithat Paşa'nın, edebiyat sahasında Şinasi'nin, millet yolunda Namık Kemal'in çocuklarıyız.

REYNOLDS, Burt:

Bir insanın asıl karakteri eğlence tarzının içinde saklıdır.

Evlilik insana çok şey öğretir. Sadakat, sorumluluk, hoşgörü, anlayış gibi... Ancak bekar kalırsanız, zaten bunların hiçbirine ihtiyacınız olmaz...

RHINE:

Telepatinin kanıtlanması... maddeciliğin başarıyla çürütülmesi olacaktır.

RICAUT:

Her şeyin iyisini yapan Tanrı, bu güçlü milleti (Türkleri) sanki Hıristiyanların günahlarını ve kusurlarını cezalandırmak için yüceltmiş ve desteklemiş gibidir.

RICCIARDONE, Francis Joseph:

Demokrasi için bazı temel koşullar var. Birincisi medya özgürlüğüdür. Medyanın, basının özgür olması demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır. Eleştirel de olsa basın özgür olmalıdır.

RICE, Condoleezza:

Irak'ın işgali, ABD'deki yaşam kalitesi ve küresel düzeydeki dolar egemenliği açısından değerli bir yatırım olmuştur.

RIIS, Jacob:

Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa. Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüzbirinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir.

RIJN, Rembrandt Harmenszoon van:

İnsanoğlunun şu dünyada hedefi, etrafını saran her şeye dair bilgilere ve tabii kendine dair olanlara da sahip olmaktır.

RILKE, Rainer Maria:

Şeytanlarım beni terk ederse..., korkarım meleklerim de uçup giderler.

RITSOS, Yannis:

Kalkmanın zamanıdır.
Sırtı yerdeyken yürüyemez hiç kimse.
Ve bekleme ki biri gelip kaldıracak seni.
Zamanıdır.

ROBBINS, Tom:

Doğmak ve ölmek kolaydır, zor olan hayatın kendisidir.

ROBECK, John Michael de:

Biz şimdi Türklerle savaş halindeyiz. Türklere yenilirsek bütün etkimizi kaybedeceğiz. (Lord Curzon'a gönderdiği bir telgraftan - 26 Haziran 1920)

ROBERTS, Catherine:

Bir insanın elinden geldiği kadar insan olması muhteşem bir şeydir.

ROBERTS, Julia:

Hiçbir kitap size ne düşünmeniz gerektiğini söylemez.

ROBERTSON:

Türkiye, batılı devletler ve Ortadoğu için kritik öneme sahip bir ülkedir. Bu nedenle ülke istikrarının, gücün sakatladığı bir beyin tarafından tehdit edilmesine izin vermemek gerekir. Türkiye'nin çevresi, bu nöropsikolojik hastalığa yakalanmış liderler tarafından yönetildikleri için zayıf düşmüş ülkelerle sarılıdır. Bu nedenle dünyanın bunlara benzer başka bir ülkeye artık tahammülü yoktur.

ROBESPIERRE, Maximilien:

Bir siyaset adamının düşünebileceği en saçma fikir, bir halkın kendi kanun ve anayasal fikirlerini başka bir halka kabul ettirmesi için silahlı bir biçimde bu ülkenin topraklarına müdahale etmesinin yeterli olacağıdır. Hiç kimse silahlı misyonerleri sevmez, düşmanın topraklardan atılması, doğanın ve ihtiyatın bu tür bir işgale karşı halklara vereceği ilk tavsiye olacaktır. (02.01.1792)

Özellikle özgürlüğün düşmanları için sızlanan duyarlılık beni kuşkulandırır.

ROCHEBRUNE, Abbé Antoine de:

Kadının namusunu erkeklere karşı koruması, ününü kadınlara karşı korumasından çok daha kolaydır.

ROCHEFOUCAULD, François de la:

Adalet aşkı nedir? Adaletsizlik ıstırabından korkmaktır. Aşk sahip olduklarımızın bizden alınması korkusudur. Aşk duyuların bir hummasıdır.

Evlenmenin iyisi olur, ama nefisi olmaz.

İnsan sevdiği kadar affeder.

Modadan ayrılmayan bir kadın, kendine aşık olmuş bir kadındır.

Pek az kimse yaşlanmasını bilir.

ROCKEFELLER, David:

Düşmanı yok etmenin bir yolu da onların birbirlerini öldürmelerini sağlamaktır.

ROCKEFELLER, Nelson Aldrich:

Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur!

RODRIGUES, Alexandre:

Silahınızın olması sizi hırsız yapmaz, fikirlere ihtiyacınız vardır.

ROEL, Eden:

Gerçek sevgi insanların birbirlerini daha iyi tanımasıdır.

ROGERS, Will:

İnsanlar gerçek yüzlerini sizden istediklerini alamadıkları zamanlarda gösterirler.

ROHN, Jim:

Bir şeyi gerçekten yapmak isterseniz bir yolunu bulursunuz; istemezseniz de bir bahane bulursunuz.

Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi bile koruma imkanınız yoktur.

Hepimiz beraber en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız.

ROJO, Ricardo:

Che Guevara'yı ilk gördüğümde beni pek etkilemedi. Az konuşuyor, daha çok dinliyordu. Ama arada bir, karşısındakinin elini kolunu bağlayan bir gülümseme ile sözünü kesiyor ve kıldan ince, kılıçtan keskin bir söz ediveriyordu. (1974)

Guevara için kafa dengi bir yol arkadaşı demek, uzun yürüyüşleri göze alabilecek, kılığa kıyafete önem vermeyecek ve parasızlığa hiç ses çıkarmadan dayanabilecek biri demekti. Guevara'ya göre bir insanda bu erdemler oldu mu, gerisine kulak asmamak gerekirdi.

ROLAND, Marie-Jeanne Phlippon:

Düşüncelerle karşılaşınca zayıflar korkar, aptallar karşı gelir, akıllılar karar verir.

Herkes mutluluktan bahseder, ama pek az kimse bilir onu...

ROMEN Atasözleri:

Biri sizi bir kez aldatırsa suç O'nundur. İki kez aldatırsa suç sizindir.

ROMMEL, Erwin:

Bir insanın kendi adamları tarafından vurulması kadar acı birşey yoktur.

ROONEY, Andy:

Kadınlar yaşları ilerledikçe medyumlaşırlar. Onlara günah çıkarmanıza hiç gerek yoktur. Onlar her haltınızı bilirler.

ROOSEVELT, Eleanor:

Büyük beyinler fikirleri tartışır, orta halliler olayları, küçük beyinler ise insanları...

Dün yaptığım seçimler yüzünden bugün olduğum kişiyim.

ROOSEVELT, Franklin Delano:

Basın hürriyeti kalkarsa vicdan, eğitim, konuşma hürriyetleri de kalkar.

Benim en derin üzüntüm, Atatürk gibi büyük bir adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.

ROOSEVELT, Theodore:

Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmak demektir.

Kitaplar uygarlığın önderliğini yapan ışıklardır.

Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir; bir şeyler oluyorsa, önceden planlandığından emin olabilirsiniz!

ROSENBAUM, Alissa Zinovievna:

Yaratıcı insanı motive eden şey, başarma arzusudur. Ötekileri yenme arzusu değil!..

ROSTOPCHINE, Sophie (Comtesse de Segur):

Erkekler, kadınlara istediklerini söylerler; kadınlar, erkeklere istediklerini yaptırırlar.

Erkekler yasaları, kadınlar davranışları şekillendirir.

Kadınlar yeni fikirleri çok çabuk öğrenirler, çünkü bilgileri azdır; onları kolayca yayarlar, çünkü hafiftirler; bu fikirleri uzun zaman savunurlar, çünkü inatçıdırlar.

ROSTOW, Walt Whitman:

ABD, özellikle devasa boyutlardaki Avrasya'nın açıklarında bulunan bir ada-kıta olarak görülmelidir. Avrasya'daki çeşitli güç kombinasyonları, ABD'nin ulusal çıkarlarına yönelik tehdittir ve potansiyel tehdit olmaya da devam edecektir. Avrasya'nın birleşen kaynakları ABD'nin askeri olarak yenilmesi yönünde ciddi bir tehdit olabileceğinden, düşman bir gücün ya da güçler grubunun o bölgeye ya da ABD'yi tehdit edecek büyüklükteki bir parçasına hakim olmaması Amerika'nın çıkarınadır.

ROTHFIE, Sherry:

Uzlaşmak, "pasta"yı herkesin en büyük parçayı kendisinin aldığını hissettirecek şekilde paylaştırma sanatıdır.

ROTHSCHILD, Amschel:

Bir ülkenin para basma yetkisini bana verin, kanunlarını kim yaparsa yapsın!

ROTHSCHILD, Edmond James de:

Bir Rothschild; zengin, musevi, banker ve hayata yön veren bir işadamı değilse, gerçek bir Rothschild değildir.

ROUSSEAU, Jean Jacques:

Başkasını özgürlüğünden yoksun edenin kendisi de özgür olamaz!

Çocuk, mantığın uykusudur.

İnsanın kendi gayretleriyle adeta yokluk içinden çıkışını, etrafına tabiatın sarmış olduğu karanlıkları aklının ışıklarıyla dağıtışını, kendi üstüne yükselişini, zekası ile göklere doğru atılışını, hudutsuz kainat içinde dev adımlarıyla yürüyüşünü, daha büyük, daha güç bir iş olarak da kendi içine kapanıp insanı tanımaya, onun tabiatını, vazifelerini ve gayesini öğrenmeye çalıştığını görmek bizim için ne büyük, ne güzel bir temaşadır.

İnsanın özgürlüğü istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.

İnsanlar hür doğar, ama her yerde zincire vurulmuştur.

Ulusların çoğu çocuklara benzerler, büyüdükçe huylarını değiştiremez olursunuz.

ROUX, Joseph:

Kötü kazanabilir, ama üstün gelemez.

RUDEKİ es-Semerkandi

Gökler insanoğlunun başı üzerinde yükseldiğinden beri, hiç kimse bilginin gizemine kayıtsız değildi. Akıllı kişiler her zaman bilginin gizemini her dilde derlediler ve bilgiye değer verdiler, bilgiyi taşlara bile işlediler. Bilgi yürekte aydınlık saçan bir kandil, her şeyden öte teninde bir kalkan senin...

RUDOLPH, Wilma Glodean:

Doktorlar bana hiçbir zaman yürüyemeyeceğimi söylerken, annem yürüyeceğimi söylüyordu. Ben, anneme inanmayı tercih ettim.

RUKEYSER, Muriel:

Eğer bir kadın hayatı ile ilgili olguları açıklarsa gerçek dünya ortaya saçılır.

RUMBOLD, Horace:

İsmet Paşa Lozan'a bir elinde "Misak-ı Milli", bir elinde kılıçla geldi.

RUS Atasözleri:

Acele hareket yalnızca sinek yakalamaya yarar.

Geçmişe akıl vermek kolaydır.

Her ne kadar kartal zaman zaman tavuklardan daha alçakta uçuyorsa da, tavuklar hiçbir zaman kartal yüksekliğinde uçamazlar.

Kimin neresi ağrıyorsa onunla ilgili konuşur.

Kurtlarla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma...

Müzik çalındığı zaman ateş söner.

Pazardaki herkes ambardaki unu kadar konuşur.

Talihli olanların horozları bile yumurtlamaya başlar.

Yalan söyleye söyleye bir yerlere varabilirsiniz, ama geri dönemezsiniz.

RUSK, Dean:

İnsanları ikna etmenin en iyi yollarından biri onları dinlemektir.

RUSKIN, John:

Bütün büyük yanlışlıkların altında gurur yatar.

Yeryüzünde pek çok din bulunmaktadır, ancak sadece tek bir ahlak vardır.

RUSSEL, Bertrand Arthur William:

Aptallar ve ahmaklar her şeyden adı gibi emin iken, zekiler hep şüphe içindeler; işte modern dünyanın asıl sorunu budur.

Çocuklara düşünmeyi öğretmek istiyorsanız, onları küçük yaşta ciddiye alarak işe başlayın. Onlara sorumluluklar verin, içtenlikle konuşun.

İnsanları susta durdurarak ve onları çekingen bir duruma getirerek iyi bir dünya yaratamayız. Güzel ve sağlıklı bir dünya ancak korkusuz, açıksözlü ve başkalarını düşünen insanlarla yaratılabilir.

Mutluluğun sırrı, dünyanın korkunç bir yer olduğu gerçeğiyle yüzleşmektir.

Ne yazık ki çoğu insan daha önce mutlu olduğunu ancak mutsuzluğa düştüğü zaman anlıyor.

Pek çok kişi, kafalarındaki ön yargıları başka bir şekilde düzenlerken düşündüklerini zannetmektedirler.

Tehlike büyük olduğu zaman çoğu insan hemen yetkili bir makam arar ve O'na boyun eğer, bu gibi anlarda devrim yapmayı aklına getirebilen kişi pek azdır. Savaş patladığı zaman bütün halk hükümete karşı aynı duyguyu besler.

RUSSO, John:

Kültürel çöküş, ekonomik çöküşten bile kötü sonuçlar verdi.

RYAN, Andrew:

"Lozan Konferansı", "1914-1918 Savaşı"ndan sonra müttefiklerin düşmanlarıyla karşı karşıya eşit koşullarla tartışmış oldukları ilk toplantıdır. Türklerin gücü şunda idi ki; onların sorumlu liderleri, ne yaptıklarını iyi biliyorlar ve yaşamsal saydıkları her nokta için, gerekirse savaşa atılmayı göze almış bulunuyorlardı.

"Lozan Konferansı"nın iki önemli kişiliği, konferansın ilk aşamasında Lord Curzon, bütün konferans boyunca ise İsmet Paşa’ydı. İsmet Paşa, Lord Curzon’un tam tersiydi. O da zeki olmakla birlikte, zekiliği bir askerinkinden daha ileri değildi. İsmet Paşa için denilirdi ki, O diplomasiye bir süvari birliği komutanı nitelikleriyle girmiştir; gerektiği zaman ileri saldırır, eğer başarı elde edemezse bütün gücüyle geri çekilirdi. Çok sağır olmakla birlikte bu sağırlığı duruma göre değişirdi. Paşa, işine gelmeyen hususlarda tam anlamıyla sağır kesilirdi. (Andrew Ryan, "Lozan Konferansı"nda İngiliz Temsilciler Heyeti’nin bir üyesi olarak yer almıştır.)