Arslan ile Çakal

Günlerin birinde kral arslan ormanda gezinirken karnı acıktı ve hemen semiz bir ceylanı devirerek karnını doyurdu. Ancak arslancık birkaç gündür hastaydı. Çakal, yemekten sonra bir ağaca yaslanan arslanın rahatsız olduğunu sezdi ve yaklaşarak sinsi bakışlarıyla bir şeyler öğrenmeye çalıştı.

Çakal: "Kralım sağlığınızın pek iyi olmadığını görüyorum."

Arslan: "Avın eti mideme dokundu, biraz uyursam iyi gelir."

Çakal: "Kralım izin verin midenizi hemen tedavi edeyim de şöyle derin, deliksiz bir uyku çekin."

Çakal sözleriyle kralı yatıştırdı ve uykuya dalmasını sağladıktan sonra avdan geri kalan bağırsakları kullanmak yoluyla ormanların kralını kocaman bir ağaca bağlayıp gülerek oradan ayrıldı.

Kral hazretleri uyandığında bedenini ağaca bağlayan bağırsakların kuruyarak katılaştığını, elleri ve ayaklarının kıpırdayamaz halde olduğunu farketti. Koca kral çakalın pususuna düştüğünü anladı ama iş işten geçmişti. Hareketsiz bir tutsak olarak beklerken susadı ve acıktı, ama elinden bir şey gelmiyordu.

Neden sonra, karnını doyurmak için deliğinden çıkan küçücük bir fare kralı görünce:

- "Merak etme kralım, seni kurtarırım" dedi ve kralı çepeçevre saran bağırsakları afiyetle yiyerek arslanı kurtardı.

Tüm bu yaşadıkları kral arslanı derin düşüncelere sevk etti. Karşısından gelen diğer bir arslan halini sorunca kral acı, hayret, burukluk ve kırıklık dolu bir tavırla:

- "Arslanların çakallarca pusuya düşürülüp fareler tarafından kurtarıldığı bir ortamda bize yaşamak kalmadı" dedi.

Kıssadan Hisse: Vatanınızı çakallara emanet etmeyiniz!